Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.010

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibitalatnayir - Nef'i
Günlük adıŞarkılar,Türküler, Fıkralar - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı357115
Son güncelleme / Toplam kayıt6.07.2015 00:08:00 / Toplam kayıt: 61

GÜNLÜK KAYITLARI
BİR ÇOCUĞUN SORUMLULUĞUNU ALMAKYeni yorum girAç/Kapa
BİR ÇOCUĞUN SORUMLULUĞUNU ALMAK
1.  Eve canlı bir ahtapot geti­rin ... Beş yıl boyunca dü­zenli bir biçimde her sabah 0nu giydirmeye çalı­şın.
2.  Bir kavun alın. Kavunun üstünde bir delik açın. Ka­vunu uzunca bir iple tavana asıp. Sallayın. Kavun sağdan sola sallanırken, bir kaşık sıcak su alın, sallanan kavunda daha önce açmış olduğunuz deliğe, yere dökmeden sokmağa çalışın.
3. Ağzınızdan çıkan her cümleyi en az beş kez da­ha tekrarlayarak konuş­maya çalışın.
4. Evin önündeki yolda yürü­meye başlayın Çok ama çok yavaş yürüyün. Yürürken de yerde gördüğü­nüz her sigara izmaritini, çikleti, kirli kâğıdı, mendi­li, karıncayı dikkatle ve uzun uzun seyredin.
5. Süper markete gidin. Ya­nınıza da orta büyüklükte bir keçi alın: Süper markete girince keçiyi serbest bırakın. Daha sonra da keçinin içerde kırıp, tahrip ettiği her şeyin parasını sorgusuz sualsiz peki de­yip ödeyin.
6.     Evdeki koltuklara tereyağı bulayın. Perdelere de re­çel bulaştırın.
7.     Mutfakta pişmekte olan bir adet balığı çalın ve 0nu misafir odasında bir yere saklayın.  Balığın odada 5 ay kimse tarafın­dan bulunmadan kalması­nı sağlayın.
8.     Evdeki yeni sulanmış çi­çeklere elinizi sokun ve aldığınız çamurlar ile te­miz duvarlar üzerinde şe­killer çizin.
9.     Aksam saat 17.00 ile 22.00 arasımla elinizde yaklaşık 4 kg . ağırlık taşı­yarak sürekli ev içinde volta atın. Saat 22.00’de ağırlığı yatağa bırakın. Saati 24.00'e kurun ve ya­tın. Saat tam 24.00 'de kalkın. 4 kg . ağırlığı tekrar elinize alın ve saat 01.00'e kadar evin içinde dolaşın. Ağırlığı tekrar ya­tağa koyun. Saatin alar­mını 03.00 'e kurun. Yatın. Uyuyamayacağını z için tekrar kalkın; bu kez eli­nizde ağırlık olmadan evin içinde dolanıp durun. Koltukta kendinizden ge­çin. 03:001e çalan alarm ile fırlayın,15 dakikalık uykunun sersemliği ile ya­tağa yönelin, ağırlığı elini­ze alın. Saat 04.00’e ka­dar elinizde ağırlık varken karanlıkta dolanın. Güler yüzlü olun ve bunları 5 yıl boyunca her gece tekrar­layın
Nasıl, bir çocuğun sorumlulu­ğunu alabilir misiniz?


Kayıt tarihi : 16.04.2007 - Toplam yorum : 3

Ama olmaz ki bunları zamanında ben duymamıştım. Şimdi bırak uyarmayı. Herkes çocuk sahibi olsun olsunda görsünler :))))

 talatnayir : bazı akşamlar çocuklar kendilerine masal anlatmamı isterlerdi.aynı yatağa yatar ve hazırmısınız diye sorardım.onlar merakla evet derler ve masalı anlatmaya başlayım diye beklerlerdi.Nihayet "bir varmış bir yokmuş" diye lafa başlardım.Ama hiçbir masalın sonunu getirdiğimi hatırlamıyorum.hatta çocuklardan önce uyuduğum bile oldu :)))


Kayıt tarihi : 16.04.2007 15:18:00 - Yorum sahibi: aysenur

Zamanında bize bunları söyleyen olmadı bizde o sorumluluğu aldık:)))Şimdi yapabilir misin dersen  yine de her şeye rağmen EVETTTTT!!!!....:)))))

 

talatnayir:))


Kayıt tarihi : 16.04.2007 17:55:00 - Yorum sahibi: anayasa
en facia olanı da "neden" dönemidir.neden sokağa çıkmıyoruz anne?kızım yağmur yağıyorneden yağmur yağıyor anne? çünkü hava soğuk.neden hava soğuk anne?çünkü.neden çünkü anne?.........ve birde her şeye ağlama dönemleri.kızım hadi artık yat .ühüüüüüüüüüüüüü.günaydın canım.ühüüüüüü.dışarı çıkalım mı?.ühüüüüüüüüüüüüüü.bir de ters dönemleri vardır.artık yatağa...yatmıcam.yemek yermisin? yemicem.o zaman al sana terslik.bu gece uyumayacaksın kızım.uyucam işteeeeeee.bu yemeği sen yemeyeceksin ben yiyeceğim.yicem işteeeeeee
Kayıt tarihi : 16.04.2007 20:19:00 - Yorum sahibi: zeynep65


Hayallerinize sahip çıkınYeni yorum girAç/Kapa
Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır.
Babasının işi nedeniyle çocuğun ortaöğretimi kesintilere uğramıştı.
Orta ikide iken öğretmeni, büyüdüğü zaman NE olmak istediğini bir kompozisyon halinde yazmasını istedi.
 
Çocuk, bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi.
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını DA ekledi.
 
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra öğretmen ödevi geri Verdi.
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "sıfır" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
Çocuk öğretmenine merakla sordu:
- Neden "sıfır" aldım?
 
Öğretmeni:
- Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal dedi, paran yok.
Gezginci bir aileden geliyorsun.
Kaynağınız yok.
At çiftliği kurmak büyük para gerektirir.
Önce araziyi satın alman lazım.
Damızlık hayvanlar DA alman gerekiyor.
Bunu başarman imkansız.
Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.
 
- Çocuk evine döndü, bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini öğretmenine hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü.
 
- Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin, "ben de hayallerimi" ...
 
O, orta 2. sınıf öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor.
 
Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.
 
Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine:
 
- Sana simdi söyleyebilirim.
Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım.
O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.
Allah"tan ki sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın..


Kayıt tarihi : 21.03.2007 - Toplam yorum : 2

Desene hikayenin kahramanı benim gibi inatçı biri. Hayallerimden asla vazgeçmem.Gerçekleştirebileceğimi biliyorum. Hedefim belirli.Ucu da gözükmeye başladı. Sadece yarıya ve en sona ulaşmam için az daha zaman var. Bu okuduğum öykü bana güç verdi nedense Talat.Teşekkürler.:)))

 

talatnayir: doğrusu bende az çok kendimi buluyorum bu hikaye de sanırım hayaller konusunda inatçı olmak gerekiyor:))


Kayıt tarihi : 21.03.2007 14:58:00 - Yorum sahibi: guzin4

Bir çiftlik evi hayali de benim var Talat. Bu çocuğun ki kadar büyük değil, küçücük bir bahçesi olan, yeşillikler içerisinde bir ev hayal ediyorum. Hayal ne demek çılgınca istiyorum. İnşallah olur, sizleri de bahçesinde mangal yapmaya arkasından da çaya davet ederim.))))

 

talatnayir: İnşallah olur..o zaman mangala da çaya da geliriz..İnşallah olur.Ne diyeyim..Gönülden dilersek olurmuş:))


Kayıt tarihi : 21.03.2007 17:03:00 - Yorum sahibi: Sesu66


Kurşun KalemYeni yorum girAç/Kapa
Kurşunkalem.. ... ......... ...

Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu :
 
"Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun ? Benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı ? "
 
Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi :

"Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin."
 
Çocuk kaleme merakla baktı AMA özel bir şey göremedi.
"İyi AMA bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki ! "

"Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun."

"Birinci özellik : Harika şeyler yapabilirsin AMA attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı'dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir."

"İkinci özellik: Zaman zaman her NE yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar."

"Üçüncü özellik : Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir."

"Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya DA dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer Alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok 0nu korumalısın."

"Beşinci ve son özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın."

Paulo Coelho


Kayıt tarihi : 14.03.2007 - Toplam yorum : 2

Mükemmel bir nasihat.Küpe olsun herkese ve bana.:)))

 

talatnayir: ne yaparsak yapalım bir iz bırakıyoruz değil mi???


Kayıt tarihi : 14.03.2007 14:55:00 - Yorum sahibi: guzin4

Bu yazıyı yeni farkettim ve birşey yazmadan geçmek istemedim.:) Ne kadar güzel anlatmış yaa!.. Zaten severdim kurşun kalemleri, şimdi daha çok sevmeye başladım.:))) Teşekkürler paylaştığın için..:)

 

talatnayir: rica ederim:)))


Kayıt tarihi : 23.03.2007 20:17:00 - Yorum sahibi: g_e_z_g_i_n


Mazhar Müfit Kansu'nun not defteriYeni yorum girAç/Kapa

Erzurum Kongresi yapıldığı dönemlerde geçen bir konuşma:

"Mazhar not defterin yanında mı?"
"Hayır paşam.."
"Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel."

Mazhar Müfit Kansu'nun aşağıya gidip elinde not defteriyle geldiğini görünce, sigarasından bir iki nefes çektikten sonra: "Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Süreyya (Kalem Mahsus Müdürü) bileceksiniz, şartım bu..."

Paşa'nın şartı kabul edildi. Bundan sonrasını olayın şahidi Mazhar Müfit Kansu'nun ağzından dinliyoruz: "Öyleyse tarih koy" dedi. Koydum: 78 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.

"Pekala yaz" diyerek devam etti. "Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır... Bu bir. İki Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç örtünme kalkacaktır. Dört Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir. "

Bu anda kalem elimden düşüverdi. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme bakıyordu. Bu, gözlerin bir takılışta birbirlerine çok şey anlatan konuşuşuydu. Paşa ile zaman zaman senli benli konuşurdum. "Neden duraksadın?" dedi. "Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var" dedim.
Güldü...

"Bunu zaman gösterir, sen yaz" dedi. "Beş Latin harflerini kabul etmek." "Paşam yeter, yeter..." dedim. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile: "Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter" dedim.

Defterimi kapattım. "Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz, hoşçakalın" dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. O anda olayların beni nasıl aldattığını ve Mustafa Kemal'i doğruladığını ve Mustafa Kemal'in beni nasıl bir cümle ile yıllar sonra susturduğunu tarih önünde açıklamalıyım...

Aradan yıllar geçmişti...

Çankaya'da akşam yemeklerinde birkaç defa: "Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum'da örtünme kalkacak, şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defterini koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti" demekle kalmadı, bir gün önemli bir ders daha verdi.

Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'ndan dönüyordu. Ankara'ya geldiği zaman da otomobille eski meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım!.. .

Kendisinin yanında oturan Diyanet İşleri Başkanı'nın başında da bir şapka vardı. Kendisi ne ise? Fakat kendisim karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Başkanına da şapkayı giydirmişti. Ben hayretle bu manzarayı seyrederken otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:

"Azizim Mazhar bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?"



Kayıt tarihi : 13.03.2007 - Toplam yorum : 4

Okudum okudukça duygulandım. Gelmez bir daha gelmeeeeeezzz ve biz hala kıymetini bilemiyoruz::((((

talatnayir: ben seni buraya çağırdım ama duymadın galiba...gelsene kahve içmeye:))bırak ağlamayı..burada kocaman bir koru var..meyve dolu ve dalları taşlanacak..gelde yaramazlık yapalım eküri...(ben sana kanka demesem eküri desem olmamı:)))))


Kayıt tarihi : 14.03.2007 11:40:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Harika bir anektot,Atam işte yaa attığı adımıyla idolüm:)Acep dünyada bu kadar ileri görüşlü,kararlı bir lider daha var olmuş mudur??Ağzından çıkan ne lafta kalmış ki...Hayal kurabilmeyide Atamdan öğrenmem gerek,çünkü büyük hayaller kurmaya cesaret edemeyenlerdenim...

 

talatnayir: hayaller büyük olmalı ki içinde boğulduğunuza değsin...


Kayıt tarihi : 14.03.2007 12:09:00 - Yorum sahibi: orion2685

Kim ne  derse desin, dünya sadece  hayalperestlerin kurduğu hayallerle  yükseliyor bana göre .Bazen ben de hayal kurarken çevremdekiler,o hayalim gerçekleştiğinde de  0nların hallerine ben gülüyorum.:)))) Çok hoş bir paylaşım olmuş,okurken hem keyif aldım,hem de bugünün hayal bile  kuramayan liderlerine bakıp hayıflandım.

 

talatnayir : insanlar keşke hayallerimize sadece gülüp geçebilseler..ben bir hayal görmüştüm..Sitemizin bir korusu olabilir mi acaba diye..üç haftada hayallerim gerçek oldu...Şimdi gülme sırası ben de :))))


Kayıt tarihi : 14.03.2007 12:21:00 - Yorum sahibi: maviperi11

Talat yaa; nereden buldun bu anıyı. Mükemmel. Çok seviyorum anı okumayı. Hele ki bu Atamızın anılarıysa çok duygulanıyorum. Nur içinde yatsın. Sayesinde özgürce, Türk olarak yaşayabiliyoruz bu topraklarda. Büyük düşünen adamın, mucizeleri böyle olur işte.Teşekkürler.:))))

 

talatnayir: devamı gelecek..senin koltuğuna göz koydum.en büyük hayalim bu.ancak ben kendi klavyemi senin kadar konuşturabildiğimde hayallerim gerçekleşecek.günlüklerini sabırsızlıkla bekliyoruz. o tada bizi kötü  alıştırdın:)))


Kayıt tarihi : 14.03.2007 13:01:00 - Yorum sahibi: guzin4


Su Tasarrufu (Çok Önemli)Yeni yorum girAç/Kapa
Selam dostlar,
Su tasarrufu icin super bir yontem:

Bu yil kis, oldukca kurak geciyor...
Yagislar son yillarin en dusuk seviyesinde kaldi.
Ankara'da 3, Istanbul'da 8 aylik su rezervinin kaldigi ve yakinda
kesintilerin baslayacagi konusuluyor.

İnanilmayacak kadar basit ama bir o kadar da zeki bir kucucuk eylemle
olaganustu bir su tasarrufu saglanabilir:

Rezervuarlar 4- 5 litre su alıyor...
Rezervuardan akan su 3 litre olsa da ayni isi goruyor...
Rezervuarın icine 1,5 litrelik DOLU bir pet sise koyun.
Her sifon cekiste 1.5 litre tasarruf etmis oluyorsunuz !
Bunu milyonlarla carpin...
Saglanan su tasarrufunu dusunebiliyor musunuz?


Kayıt tarihi : 2.03.2007 - Toplam yorum : 1

ÇOK İLGİNÇ DENEMEKDE FAYDA VAR.ANCAK KAÇ KİŞİ BUNU UYGULAYACAK MERAK EDİYORUM.DÜN AKŞAM 19:55 - 20:00 SAATLERİ ARASINDA  BÜTÜN DÜNYADA GERÇEŞTİRİLECEK ENERJİ KAPATMA EYLEMİNE BİZ AİLECEK UYDUK.EVDE TÜM SİGORTALAR İNDİRİLDİ.HATTA 78 YAŞINDAKİ KAYINVALİDEM BİLE DURUN AÇMAYIN DAHA 20 SANİYE FALAN VAR BİLE DEDİ.AMA MAALESEF Kİ OTURDUĞUMUZ SOKAKDA BİZDEN BAŞKA BU EYLEMİ YAPAN OLMADI.5 DAKİKA ENERJİSİZ OLMAMIZ BİZİ ETKİLEMEDİ AMA BİR AMACA HİZMET ETMEK İÇİN YAPILACAKTI BU EYLEM.NE DİYEYİM VATAN SAĞOLSUN:)

 

Sevgili arzu,aslında kimse uygulamıyor ben niye uygulayayım demiyeceksin..bireysel de olsa uyacaksın..Ben bunu uygulamaya başladım..oldukçada aklıma yattı..hiç değilse ayakyoluna giden su miktarını azaltırız...


Kayıt tarihi : 2.03.2007 12:11:00 - Yorum sahibi: aris6461


Yedi ayrı ruh hali,dokuzçeşit huy...Kadınlar..:)))Yeni yorum girAç/Kapa

Cogunlugumuz mitolojiyi eski Yunan ve Roma mitolojisinden ibaret
saydigimizdan diger toplumlarin mitolojik oykulerini fazla
bilmeyiz. Altay daglarinda yasadiklari sirada tatar boylarinin
inandigi bir mitolojik oykuyu asagida bulacaksiniz..Tatarlarin
inandigi gok tanri Ulgen, bir gun 7 erkege 7 agac vermis ve Altay
daglarinin yamaclarinda yasamalarini buyurmus. 7 erkek 7 agaci
dagin yamaclarina dikmisler ve yagmur sulariyla buyuyen agaclarin
meyve  tohumlari sonbaharda topraga dokulunce agac sayisi cogalmis,
Altay daglarinin yamaclari orman haline gelmis. Aradan uzun zaman
gecince gok Tanri Ulgen meleklerinden birisini Altay daglarina
gonderip 7 erkek ve 7 agacin ne durumda olduklarini ogrenmesini
istemis. Tanrinin melegi dag yamaclarina vardiginda erkeklerin
sayisinda bir degisIklik olmadigini ama agaclarin cogaldigini
tanriya rapor etmis. Tanri da melege erkeklerin bulundugu dag
yamaclarina kadin goturmesini ve erkeklerin bu sayede cogalmalarini
buyurmus.
Melek ilk kadini yanina alip dag yamacina geldiginde erkeklerin
tamaminin agaclarin bakimi ile ilgilendigini gormus ve kadini orada
bulunan bir kopege emanet ederek erkeklere haber vermeye gitmis.
Kadini dag eteklerinde tek basina goren seytan kopegi bir kemikle
kandirip hemen yanina yaklasarak elindeki flutle kadinin burun
deliklerine 7 ayri muzik nagmesi uflemis, kulaklarina da 9 ayri
telli saz melodisi gondermis. Iste seytanin gonderdigi 7 flut
melodisi kadinlarda 7 ayri ruh hali, 9 telli saz melodisi 9 ayri
huy yaratmis. O zamandan sonra kadinlarda beliren 7 cesit ruh hali
ile 9 cesit huy sayesinde erkekler kadinlarin ne zaman ne
yapacaklarini bilemez  olmuslar. Bir bakmislar cok neseli iken
birden bire asIk suratli olmus, bir gulmus bir aglamis, bir kusmus,
bir barismis. Kadinlarin ne zaman ne yapacaklarini kendileri dahil
kimseler bilemez olmus.

 



Kayıt tarihi : 26.02.2007 - Toplam yorum : 8

Demek kadınların bir kabahati yok.Suç şeytanda ve o flütte. Kimse kadınlara kızmasın,eserler işte böyle.:)))

 

talatnayir:)))  haha...evet ya ne varsa o flütte varmış:))


Kayıt tarihi : 26.02.2007 19:54:00 - Yorum sahibi: guzin4

Yok beya bu olayda bir terslik var benim duyduğuma göre, şeytan o sırada iyi bir melekmiş ve oradaki erkeklere yardıma gelmiş. Fakat kadın şeytanı baştan çıkarmış. Flitle beraber bir meşk alemi kurmuşlar. Sesi duyan erkekler gelmiş, ancak tek kadın olunca paylaşamayıp dövüşmüşler. Kadın hepsine ayrı işve ile kendine sahip olabilmeleri için güçlerini ispatlamalarını istemiş. O zaman da erkeklere yarışma önermiş ve ağaçları en çabuk gim odun yaparsa 0nun olacağını söylemiş. Erkekler ağaçları kesmeye başlayınca Tanrı çok sinirlenmiş ve erkeklere ceza olarak daha çok kadın göndermiş.:::))))) Ve sonrası malum sürekli kaçmak uzaklaşmak isteyen erkeklere "AKINCI" denmiş ve 0nlar kadınlardan kaçarken pek çok yeri feth etmiş, ve orta asyadan buralara kadar gelmişler::))))

talatnayir : hahahaha...varya senaryoyu iki dk.da yazdın kardeşim..allah iyiliğini versin emi...sabah sabah günaydınlar olsun:)))


Kayıt tarihi : 27.02.2007 08:38:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Efenim aslında her erkeği bir Akıncıya dönüştüren hanımlara lutuf borcumuz var. Niye alınıyorsunuz ki bayanlar::))))) Her ne kadar bu durum sizin isteminiz dışında gelişse de çeneniz ve huy kartelanız bu durumu otomatikman sağlıyor. Mesela ben görev aşkıyla uzak diyarlara at sürüp, buralara geldim. Rahmetlinin sadece bu kıyağını gördüm 0nu da inkar edemem::))) Sayın Mor hanım malumualiniz üzre her ne kadar erkek de olsak etten kemikten varlıklarız. Dolayısıyla arada acıkıp pilava kaşık saplamak ve beslenme ihtiyacımız doğanın gereği. Ancak bu akınımızı yarım bırakacağız yerleşik hayata geçeceğiz manasını taşımamakta::)))) Huyu suyu bilmem de akşam nefis  iki bardak ikisi bir aradasını içtim üstadın. E seksen yıllık hatır gönül ilişkimiz oluştu dolayısı ile. Yiğitliğin şanındandır leke sürmek olmaz::))) Bu arada Talatcım, senin zaten yoldan çıkasın vardı , ben leb bile demeden atına atlayıp yollara düştün yahu::)))

 

talatnayir: :))) demek yoldan çıkasım vardı hahahaha...peki susma hakkımı kullanıyorum:))))


Kayıt tarihi : 27.02.2007 09:04:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Efenim tabiki aşık olunur, bünye bu konuda zayıftır ve virüsü kapabilir::))) Önemli olan bu hastalıkla mücadele edip yenik düşmemek.  Şahsen bu konuda önemli miktarda pan zehir zerkettirerek kendime, bağışıklık sistemimi epeyce kuvvelendirdim::))) Lakin bildiğiniz gibi bu virüsler her yıl kendilerini yenileyerek tekrar gündeme oturmakta.Burada önemli olan kişinin pisikolojik olarak kendini bu hastalığa karşı mücadele etmeye hazır hisstmesi. Sonrası kolay::)))) İki asprin ve gelsin yeni akınlar::))) Bu arada adam 46 yaşında bakirlik raporu istemişse vardır bir sebebi Temelin "Bulamayrum da 0ndan yapamayrum" fıkrasını bilirsiniz::))))) Adamcağız rapor isteyince abesle iştigal oluyorda. Sosyetenin tüm akıncılarını dolaşan hatunlar ellerinde vesaik ile ekran karşısına çıkınca bir şey yok. Sizi objektif olmaya davet ediyorum::)))

 

talatnayir: sevgili murat fıkrayı bana özelden atarsan sevinirim:)))


Kayıt tarihi : 27.02.2007 09:39:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Bu Murat Bey çok kaşınıyor! Akıncıymış da, Orta Asya'dan kadınlar yüzünden kaçmışlar da, falan filan. Ombaşaran sen hiç popona ve göğsüne uçan tekme yedin mi? Mor'un dediği gibi senin çenenle başedilemez.Senin hakkından erkek diliyle gelinir.Yani? Tekme- yumruk. Şiddete karşı değilim; hatta bugün çok sevesim geldi; pek bir özendim. Sen görürsün gününü!.Çektim silahımı, hey Rodi; bana atımı getir!...:))))) 

talatnayir:  pazara kadar yeterince konuşsun güzinciğim..hehe..anladın sen 0nu:)))


Kayıt tarihi : 27.02.2007 14:06:00 - Yorum sahibi: guzin4


Kürşat Başar'danYeni yorum girAç/Kapa
Kürşat Başar'dan...

Ne zaman soykırım iddiaları ortaya atılsa aynı şeyi söylerim.
Biz soykırım yapamayız. Yapmış da olamayız. Neden mi? Çünkü
soykırım sistemli bir olay. Bizim bünyemize aykırı. Anlatayım,
görün.

Örneğin Naziler... 6 milyon Museviyi, Çingeneyi, solcuyu,  eşcinseli,
aykırı insanı yok
 etmek için  inanılmaz bir düzenek kurulmuş. Bu insanlar önce tek tek fişlenmiş.
Bulundukları yerler işaretlenmiş.
Secereleri çıkartılmış. Adresleri belirlenmiş. Evlerinden alınmışlar. bir
 araya getirilip bir başka yere sonra başkasına nakledilmişler. Bunlar için özel kamplar yapılmış.

Trenler tahsis edilmiş. Buralara gönderilmişler, değerli eşyaları
  ayrılmış, altın dişleri sökülmüş, saçları kesilmiş, üniforma   giydirilmiş, kamplara konulmuşlar.
Sonra bu insanlar kamplarda çalıştırılmışlar. Gaz odaları, fırınlar yapılmış.

Mühendisler, bilimadamları çalışmış. En kolay, en ucuz ve en acı şekilde bunları
  yoketmenin yollarını bulmuşlar. Binlerce insan, binlerce subay, asker,  polis, görevli, gönüllü hep beraber  yıllarca bunun için inanılmaz bir sistem ve hiyerarşi içinde çalışmış.

En küçük bir aksama olmaması için SS teşkilatı deliler gibi çaba
  harcamış. Kimse, 'biz ne yapıyoruz,' diye sormamış.

Böyle bir sistemi biz, bırakın bir azınlığı yok
 etmeyi, kendimizi  kurtarmak için bile kuramayız.
Bir kere bizde bu boyutta bir organizasyon yapılamaz. Yapılsa  yıllar boyu
  devam edemez. Biz merhametli milletiz.

Öyle yukarıdan emir geldi diye çoluğu çocuğu gaz odalarına yollayacak birkaç manyak çıksa da binlerce manyak birarada bunu yapamaz.
Zaten torpil olayı devreye girer hemen. 'Yahu şu geçen aile bizim
  komşu, bunları idare ediverelim,' demeye başladık mı fırına girecek  kimse  kalmaz.
Hadi diyelim getirdin insanları fırının önüne. Başındaki görevli, 'iki
 kişi için fırını yakamam, bekleyin hepsini getirin, öyle...' demeyecek mi?

Ayrıca bizde böyle delinin biri milleti yok
 etmeye karar verdi diye her dediğini yapacak bu kadar adam bulunmaz.

Mutlaka itiraz ederiz biz.
İmparatorluk zamanında bile böyle bir sistem kurulamadı memlekette. Bize
 öyle tiranmış, diktatörmüş, sökmez bunlar.

Askeri darbe yapan Kenan Evren bile bütün gücüne rağmen kapı kapı  gezip
 'vallahi ben aslında diktatör değilim, durum çok fenaydı,  mecburen darbe yaptık, biraz işleri yoluna koyalım meraklısı değiliz,  gidip salatalık ekeceğiz,' şeklinde konuşmalar yapıyordu. Yine de
milletin gözüne giremedi, ayrı.
Memleketin en ciddi, en sıkı, en sistemli yeri neresi diye sorsak
  herkes askeriye diye cevap verir. Gittik askerlik yaptık, gördük.
Orada bile hemşerisini bulan işini yürütüyor, araziye uyuyordu. Bizim
  yapabildiğimiz en büyük katliam, belediyelerin, arada bir, üç tane zavallı  titreyen köpeği itlaf etme konusundaki acınası çabasından  ibarettir.

Onu da yakalayalım derken zabıta kendi telef olur.
 


Kayıt tarihi : 26.02.2007 - Toplam yorum : 2

Harika bir yazı:)))Paylaştığın için çokk teşekkür ederim:))

 

talatnayir: ben teşekkür ederim sevgili öğretmenim:)))


Kayıt tarihi : 26.02.2007 16:26:00 - Yorum sahibi: anayasa

:::=):=):=) DOĞRU SÖZE NE DENİR..... BİZ KENDİMİZ KURTARMAK İÇİN BİLE POPOMUZU KALDIRMAYIZ YERİMİZDEN; KALDI Kİ SOYKIRIM YAPACAKMIŞIZ:::=):=):=)

 

talatnayir:  doğru söze ne denir....


Kayıt tarihi : 26.02.2007 18:01:00 - Yorum sahibi: cem.se


KayseriliYeni yorum girAç/Kapa
Kayserilileri kızdirmak için, eşek etinden pastırma yaptıklarını her fırsatta soyleyen biri yine bir Kayseriliye bunu sormuş :

-Sizde eşek etinden pastırma yaparlarmış doğru mu?

Kayserili adamı rahatlatmış :

-Kayseri`ye gidecek misin?

-Yok, gitmeyecegim!

-O halde merak etme!



Kayıt tarihi : 23.02.2007 - Toplam yorum : 2

Sevgili Talat ; bu arada Kayserili lerin bir özelliğinin daha altı çizilmiş oluyor. Demek ki, Kayserililer eşekten iyi anlıyorlar. :)))

 

talatnayir: hahhaha..son derece yerinde bir tespit:)))


Kayıt tarihi : 23.02.2007 23:38:00 - Yorum sahibi: piruspapirus


Vergi Haftası Hayırlı Olsun...:)))Yeni yorum girAç/Kapa
Adami , vergi dairesine cagirmislar.. Yaninda butun defterlerini ve
>
> hesaplarini da getirmesini istemisler.. Adam korku icinde, mali
>
> danismanina gitmis..
>
> Sormus :
>
> - Vergi dairesine giderken nasil giyineyim?. Ne tur bir izlenim
>
> birakirsam, bana daha az vergi cezasi keserler ?.
>
> Mali danisman ogut vermis :
>
> - En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtac bir goruntu ver ki,
>
> sana az ceza kessinler..
>
> Adam guvenemeyip, bir de avukatina danismis..
>
> Avukat, mali musavirin tam tersi bir ogut vermis :
>
> - En yeni, en pahali elbiseni giy.. Guvenli, kendinden emin bir
>
> goruntu ver ki, az ceza kessinler vergiciler..
>
> Adami bu ogutler tatmin etmemis.. Aklina guvendigi, filozof bir
>
> arkadasina ayni soruyu sormus.. Bu akilli arkadas bir hikaye anlatmis..
>
> Soyle demis :
>
>  - Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektigini bir arkadasina
>
> sorar..
>
> O da, girtlaga kadar kapali, koyu renk bir gecelik giymesini
>
> tavsiye eder..
>
> Bir baska arkadasi ise, dekolte, seffaf bir gecelik giymesini soyler..
>
> Vergi dairesine giderken ne tur bir elbise giymesi icin
>
> arkadasindan ogut bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar :
>
>   - Zifaf gecesi ne giyecegini bilemeyen gelinle, vergi dairesine
>
> giderken ne giyilecegini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan
>
> var ki ?
>
>  Adamin akilli arkadasi gulerek, izah eder :
>
>
>
>  *Ne giyersen giy, basina gelecek sey aynidir...*


Kayıt tarihi : 23.02.2007 - Toplam yorum : 3

Hatırlattığın için sağol be talat.:))) İnan bana, bu ülke şartlarında  aman da başım devletle derde girmesin diye   her şeyin legal olmasına çabalayan  donkişotvari  bir işveren olarak  kutlamak isteyeceğim  en son  hafta bu hafta:)))

 

talatnayir: hahahahahaha..peki ben ne yapayım:))))


Kayıt tarihi : 23.02.2007 12:13:00 - Yorum sahibi: maviperi11

Hah hah haaa, vergi borcu namus borcudur; kılıfına uydurmak için numara çekenlerin vicdanları da rahat olur.Yüzsüzdürler çünkü.:)))

 

talatnayir:  :)))


Kayıt tarihi : 23.02.2007 14:32:00 - Yorum sahibi: guzin4


hakim ve temelYeni yorum girAç/Kapa
Temel ve hakim

Temel dava açmış ve ilk duruşmada hakim sormuş:.

- Nedir şikayetin?

- Hakim bey bu Temel fıkraları var ya, benle Fadimeyi ağızlarına dolamışlar, bizi rezil ediyorlar. Hepsinden davacıyım. Kim fıkra diye bizi anlatıyorsa 0nlardan da tazminat talebim olacak.

- Senin adın Temel mi?

- Evet, Temel.

- İyi de, binlerce Temel var. O fıkralar neden senin için anlatılmış olsun.

- Hakim bey, ben çok iyi biliyorum beni kastediyorlar.

Hakim, Temel'i iyice süzdükten sonra "Bak ama" der:

- O Temel fıkralarının çoğu belden aşağı. Oysa sana bakıyorum çelimsiz ve yaşını almış bir Temelsin. O fıkralar senden çok daha genç, güçlü kuvvetli ve çapkın bir Temel için anlatılıyor. Seninle hiç ilgisi yok; bu dava düşer.

- Hakim bey, madem siz böyle takdir ediyorsunuz mesele yok. Demek tevatürmüş, ben değilmişim.

- Evet sen olamazsın, başka Temel'dir 0nlar. Sana sıra gelene kadaaar.

- İyi hoş da Hakim bey, bu dava için köyden kalktım buralara kadar geldim, boş dönmeyeyim. Hiç değilse o güçlü kuvvetli Temel'den sana bir fıkra anlatayım hakim bey.

- Anlat bakalım.

- Bizim bu iri kıyım pazulu Temel, hakimlerin karılarına çok düşkünmüş.

- Hop, hop, hop... Dur, dur be, ne diyorsun sen..

- N'oldu hakim bey?

- Daha ne olacak? Benim Hakim olduğumu bile bile "Temel hakim karılarına meraklıymış" diyorsun. Ağzından çıkanı kulağın işitmiyor galiba!

Temel "Rica ederim Hakim bey" der:

- Temel fıkrası için karısı güzel binlerce hakim var. Asliyecisi var, sulhçusu, ağır cezasıcısı var. Seninkine sıra gelene kadar; daha çoook var.


Kayıt tarihi : 12.02.2007 - Toplam yorum : 3

Bizim Temel'in kurnazlığı da var:)))

 

talatnayir : :))))


Kayıt tarihi : 14.02.2007 15:37:00 - Yorum sahibi: 001smmm
Temel bu, sağı solu belli olmaz. :)))
Kayıt tarihi : 20.02.2007 10:37:00 - Yorum sahibi: ata.sahin

Karadenizliler ile Ruslar cephede uzunca bir müddet savaşmışlar. Günlerce siperin arkasından ateş edip durmuşlar, ama hiç ölen olmamış. Sonunda Rusların aklına bir kurnazlık gelmiş:
- 'Ünlü bir laz ismi bulalım hep birlikte bağıralım, 0nlar ayağa kalkar seslenirler, biz de öldürürüz.' Olur mu Olur... Ne diyelim, ne diyelim derken TEMEL akıllarına gelmiş:
- 'Tamam Temel diyeceğiz... Bir, iki, üc: Temeeeeel! '
Karadeniz cephesinde Temeller ayağa kalkmış:
- 'Ne vaaaaar! ' Ruslar ayağa kalkan Temelleri öldürmüş. Ruslar:
- 'Güzel oldu, bu sefer DURSUN diyelim,' demişler... 'Bir, iki, üc: Dursuuuuun? ' Dursunlar ayakta...
- 'Ne vaaaar? ' Ruslar, ayağa kalkan Dursunları da öldürmüşler.
- 'Güzel bu sefer İDRİS diyelim,' demişler... Bir, iki, üç:
- 'İdriiiiis! ' İdrisler ayakta...
- 'Ne vaaaaar? ' Ayağa kalkan İdrisleri de öldürmüşler... Karadenizliler cephesinde:
- 'Bu böyle olmaz hep azalıyoruz. Aynı oyunu biz de 0nlara oynayalım.'
- 'Tamam oynayalım. Ne diyelim? '
- 'VLADEMIR diyelim.'
- 'Tamam. Bir, iki, üç:
- 'Vlademiiiir! ' çıt yok...
- 'Vlademiiiir! ' çıt yok...
Birazdan karşı cepheden:
- 'Kim seslendiiii? ' Karadenizliler hep birlikte ayakta:
- 'Biiiz...'

 

hahahahahaha..bizimkiler 0ndan karadenizi ruslara veriyorlardı desene :))))


Kayıt tarihi : 20.02.2007 14:07:00 - Yorum sahibi: emelatam


kahveYeni yorum girAç/Kapa

> Ne zaman hayatinda bazi seyler tasinamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat
> Kisa gelmeye baslarsa, O zaman kavanoz ve 2 fincan kahveyi hatirlayiniz!
>
> Bir gün bir profesör, masasinin üzerinde birkaç kutu oldugu halde felsefe
> dersindedir. Ders basladiginda, hiçbir sey söylemeden, önüne büyükçe bir
> mayonez kavanozunu alir ve içerisini tenis toplari
> ile doldurur. Ve ögrencilere kavanozun dolup dolmadigini sorar, Ögrenciler
> ittifakla kavanozun doldugunu ifade ederler.
>
> Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldigi çakil
> taslarini, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakil taslari kayarak,
> tenis toplarinin aralarindaki bosluklari doldurur. Ve
> ögrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadigini sorar, 0nlar da 'evet'
> doldu derler.
>
> Tekrar profesör masanin üzerindeki diger kutuyu eline alir ve içindeki
> kumu yavasça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakil taslarinin
> aralarindaki bosluklari doldurur.
> Ve tekrar ögrencilere kavanozun dolup dolmadigini sorar, Ögrenciler de
> koro halinde 'evet' derler.
>
> Bu sefer profesör masanin altinda hazir bekleyen 2 fincan kahveyi alir ve
> kavanoza bosaltir, kahve de kumlarin arasinda kalan bosluklari doldurur.
>
> Ögrenciler gülerler!
>
> Profesör ögrencilerin gülüsünü destekleyerek 'eveet' diyerek; Ben 'Bu
> kavanozun sizin hayatinizi simgeledigini ifade etmeye çalistim'der.
>
> söyle ki; Bu tenis toplari hayatinizdaki önemli seylerdir;
> dininiz,ibadetleriniz, aileniz, çocuklariniz, sihhatiniz, arkadaslariniz
> ve sizin için önemli olan se ylerdir. sayet diger seyleri
> kaybetseniz de, bu önemli seyler kalir ve hayatinizi doldurur.
> O çakil taslari ise daha az önemli olan diger seylerdir; isiniz, eviniz,
> arabaniz vs.
>
> Kum ise diger ufak tefek seylerdir.
>
> sayet kavanoza önce kum doldurursaniz...' diye, anlatmaya devam eder,
> 'çakil taslarina ve özellikle de tenis toplarina (yeterli) yer almaz. Ayni
> sey hayatimiz için de geçerlidir. Vaktinizi ve
> enerjinizi ufak tefek seylere harcar, israf ederseniz, önemli seyler için
> vakit kalmayacaktir. Dikkatinizi mutlulugunuz için önem arz eden seylere
> çevirin. Çocuklarinizla oynayin. Sihhatinize dikkat
> edin. Esinizle yemege çikin. Evinizin ihtiyaçlarini karsilayin. Öncelikle
> tenis toplarini kavanoza yerlestirin. Öncelikleri, siralamayi iyi bilin.
> Gerisi hep kumdur. Bu ara bir ögrenci parmagini
> kaldirir ve sorar; 'Pekiyi, o iki fincan kahve nedir? '
>
> Profesör gülerek: 'Bu soruyu sorduguna sevindim. Hayatiniz ne kadar dolu
> olursa olsun, her zaman dostlariniz ve sevdiklerinizle bir fincan kahve
> içecek kadar vakit ayirin! '



Kayıt tarihi : 8.02.2007 - Toplam yorum : 1

Güzel bir yazıymış Talat. Bugün bir günlükde yazdığın yorumla ilgili seninle ne kadar gurur duyduğumu söylemek istiyorum. İyi ki seni tanıdım. Sen ve birkaç sevdiğim insanla İzmir'de kahve içmekten mutluluk duyacağım.:))))

 

talatnayir: Ne demek efendim .. O sizin güzelliğiniz.Biz burada ve her daim sizin yollarınızı gözlüyoruz. Bekliyor ve heyecanlanıyoruz :))


Kayıt tarihi : 8.02.2007 14:53:00 - Yorum sahibi: guzin4


Dikkate almak gerek :)))Yeni yorum girAç/Kapa
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
  Yarım saat erkene kurulsun saatin
  Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
  Penceyi aç, yağmur da olsa,,, fırtına da olsa nefes al derin derin
  Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
  Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
  0na harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
  Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
  Bak güzelim kahvaltının keyfine...
  Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
  Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
  Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle
  Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
  Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
  Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
  Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
  Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al..
  Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,
  hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
  Ne kadar uzun zamandır aramadın 0nları değil mi?
  Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
  Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
  Bu sadece 0nların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..
  Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
  Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
  Saklama tabakları, bardakları misafire
  Sizden ala misafir mi var bu dünyada
  Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
  Gece evinde, dostların olsun
  Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
  Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
  Ama en önce ve illaki sağlık olsun!


Kayıt tarihi : 30.01.2007 - Toplam yorum : 4

Sevgili Talat, ne güzel yazmışsın. Bir kere bir kere daha okudum. Gerçekten ne kadar çok şeyi ihmal ediyoruz şu kısacık hayatta. Hele ki tabakları, bardakları misafire saklamak kısmından çok etkilendim. Gündelik takımlarım da fena sayılmaz ama, çeyizlik takımlarım kızıma da çeyiz olur. En kısa zamanda çıkarıp kullanacağım. Teşekkürler, bir şeyleri yeniden hatırlattığın için :))

 

talatnayir : sevgili sesu..ben zaten bu çeyiz olayına akıl erdiremedim doğrusu.:)) O güzelim çeyizler nesiller boyu sandıklardan çıkmaz hiç..Hep kızlarımıza 0nlardanda kızlarına kalır...öyle devam eder gider..Ben birgün yanlışlıkla öyle bir çeyizlik  havluyu kullandım da sanki devlet hazinesinden bir eşyayı kullanmış gibi yargılandım.."Sen suçlu ayağa kalk.Nasıl bana büyükannemden kalan havluyu kullanırsın...Oysa ben 0nu kızımın çeyizine koyacaktım.""" :))) Allahım ne söylesem nasıl savunsam boş..Ne yaptım ben.."Haklısınız hakim bey..Suçu kabul eidyorum.Asın beni":)))  Kullanalım gitsin be arkadaşım..Rahmetli Anneciğimin çeyizleri hala duruyor kızkardeşimin sandığında.. Büyükanneminkilerde halamın sandığında..haa aramızda kalsın kimseye söyleme ama annemin bana "Bunlar senin oğlum "dediği herşeyi kullandım..:)) Hala kullandıklarım var...Maddi çeyizlerden başka bana bıraktığı manevi çeyizler var..İnşallah bende 0nları sonraki nesillere bırakabilirim....Sağlıcakla kal...:)))


Kayıt tarihi : 30.01.2007 21:41:00 - Yorum sahibi: Sesu66

çok güzel bi yazı.içime çeke çeke okudum.ama keşke mümkün olabilse..o kadar robotlaşmışız ki iş ev iş ev..ne doslara vakit bulabiliyoruz nede eşimizle sevdiklerimizle yarım saatte olsa güzel bir sahil kenarında dolaşmaya...benim için çook güzel bir hayal olarak kalacak bu yazı...

 

talatnayir :  ama ne diyor yazıda bakınız.." Sohbet mezen , kahkahan içkin olsun "  diyor. .. :)))


Kayıt tarihi : 31.01.2007 09:38:00 - Yorum sahibi: isembuke

Gerçekten dikkate alarak yaşamaya çalışıyorum.Hayat çok kısa.Zamanı biriktiremeyiz ki...Doya doya her anıyla ,keyfini çıkara çıkara yaşamalıyız.Teşekkürler...

 

talatnayir: kendi penceremizden bakarak ve olabildiğince mutlu olmaya çalışarak değilmi öğretmenim :)))


Kayıt tarihi : 31.01.2007 16:42:00 - Yorum sahibi: anayasa

Bu yazıyı yazıcıdan da çıkarttım şimdi.Hemen İş yerimde personelin göreceği bir yere asacağım,motivasyon için süper bir yazı...

 

talatnayir : ne güzel ışık tutuyor ve yol gösteriyor sa :))


Kayıt tarihi : 14.02.2007 13:24:00 - Yorum sahibi: emelatam


Fıkralar...Yeni yorum girAç/Kapa
Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu.
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkânsız olduğunu söyledi, çünkü balinaların boğazı çok küçüktü.
 Küçük kız Jonah'ı (Yunus peygamber) bir balinanın yuttuğunu söyledi, sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkânsızdı.
 Küçük kız şöyle dedi, "Cennete gittiğim zaman Jonah'a soracağım"
Öğretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanıtladı.
Küçük kız " O zaman sen sorarsın"
------
Bir gün küçük bir kız oturup annesinin mutfakta bulaşıkları yıkamasını seyrediyordu. Aniden annesinin saçlarında beyazlar olduğunu fark etti.
Annesine baktı ve merakla sordu, "Neden saçında beyazlar var anne?" Annesi yanıtladı, "Her yanlış yaptığında, beni kızdırdığında, mutsuz ettiğinde, saçlarımdan biri beyazlar"
Küçük kız bu cevap üzerinde bir süre düşündü ve sonra sordu, "Anne, anneannemin tüm saçları nasıl bembeyaz oldu?"
------

 Çocuklar hep birlikte fotoğraf çektirmişlerdi, öğretmen her birini bir fotoğraf almaya ikna etmeye çalışıyordu. " Düşünün, büyüdüğünüz zaman bu fotoğrafa bakıp 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o doktor' demek ne kadar güzel olur"
Sınıfın arkasından zayıf bir ses çınlar "Ve bu öğretmen, o öldü."
------
 
Bir öğretmen kan dolaşımı üzerine ders anlatıyordu. Konuyu daha iyi açıklamaya çalışarak şöyle dedi, "Şimdi, sınıf, eğer başımın üzerinde durursam, bildiğiniz gibi, kan başıma iner ve yüzüm kıpkırmızı olur".
 "Evet" dedi sınıf.
"O zaman, neden ben olağan pozisyonda ayakta dururken kan ayaklarıma gitmiyor?"
Küçük bir oğlan bağırdı, "Çünkü ayakların boş değil"



Kayıt tarihi : 30.01.2007 - Toplam yorum : 1


Trafik kurallarına uyalım,uymayanları uyaralım..:)))Yeni yorum girAç/Kapa

http://www.youtube.com/watch?v=2k_3N5m-CEg

bir an için düşündüm de ya burada olsaydık....



Kayıt tarihi : 19.01.2007 - Toplam yorum : 8

Bunlar cambazlık mı yapıyorlar, yoksa ölüme meydan mı okuyorlar. 

 

talatnayir : vallahi seyrettiğim iki dakika içerisinde benim başım döndü..:))


Kayıt tarihi : 19.01.2007 09:37:00 - Yorum sahibi: *cahitdeniz

Benim de başım döndü.Dolapbeygirine binmiş gibi.:))))

 

talatnayir :))))


Kayıt tarihi : 19.01.2007 13:25:00 - Yorum sahibi: guzin4

Bir yerlerde bir duvar yazısı okumuştum; "Trafik kurallarına uyalım, uymayanlara uyduralım" .... :)))

 

talatnayir :  uyduralım abicim :)))


Kayıt tarihi : 19.01.2007 14:08:00 - Yorum sahibi: piruspapirus

Bu görüntülere bakarak Hintliler tesadüfen yaşıyorlar diyebiliriz herhalde:))

 

talatnayir: sayılır:)))


Kayıt tarihi : 19.01.2007 14:14:00 - Yorum sahibi: _denyz_

Talat kardeşim; bu görüntüler, hızlı çekimde kaydedilmiş. Bu da bir şey mi Allah aşkına. Ankara nın Sanayi Caddesine, İsmetpaşa Mahallesine gelirsen bu görüntüler solda sıfır kalır. Daracık sokakta fizik kurallarıyla alay ederek dolaşan yüzlerce araç, yaya, el arabası, bisiklet, motosiklet ve hatta yüzlerce kedi, köpek görebilirsin. Üstelik linkteki hızdan çok daha hızlı bir şekilde. :)))

 

talatnayir :  vallahi ben İzmir de sanırım rahat bir mevkii de yim ve hiç sıkışıklık yaşamıyorum..Kaza olmadıkça :)))


Kayıt tarihi : 19.01.2007 14:21:00 - Yorum sahibi: piruspapirus

Eee azıcık katletmek lazım burayı.:))

-Hatalı kullanıyorsam HATA yaz 7171'e gönder."Hatasız Kul Olmaz" 51.melodisi cebine gelsin.

- Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...

-Ben bir kadini sevdim mi gözüm gibi bakar, ilah gibi taparim; ama ki bir yanlisini görmeyeyim bir bidon benzin döker çatir çatir yakarim.

talatnayir: amaniiiiin..deliiii


 


Kayıt tarihi : 25.01.2007 19:08:00 - Yorum sahibi: guzin4

Yokkk ben gazı alamadım devammm:)))

-Gonlunde yer yoksa bana guzelim; farketmez ben ayakta da giderim.

-King of the roads

-Dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı.

-Plakaya gerek yok eskiler bilir beni ....:)))))))))

 

talatnayir:  vallahi gazı köklemişsin sen...


Kayıt tarihi : 25.01.2007 19:11:00 - Yorum sahibi: guzin4


Ben Küçükken ;Yeni yorum girAç/Kapa
daha az yalnızdık
bizi savunacak daha çok insan vardı etrafımızda
az suçluyduk
çünkü bilmiyorduk
daha değerliydik
menfaat sıfırın altında
para desen
baba kazanıyor zaten
hayat kaygısız
dertsiz tasasız
yoktu etrafta bu kadar hayırsız
 
 


Kayıt tarihi : 9.01.2007 - Toplam yorum : 4



Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
- Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.

 

talatnayir : dikkat ettimde bulutlarınyüzleri olurdu hani baktık mı eskiden,çocukken kavga ederdik,bu koyun bu kuş,bu gülüyor,bu ağlıyor diye..Sanırım bulutlar bugünlerde hüzün taşıyor...


 


Kayıt tarihi : 9.01.2007 13:35:00 - Yorum sahibi: Sesu66

GEÇEN ZAMAN

Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
Ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Günes, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı  yaşamak?

Ziya Osman Saba (Yukarıda yazdığım şiir de Ziya Osman Saba'nındır)


Kayıt tarihi : 9.01.2007 13:40:00 - Yorum sahibi: Sesu66

Ben küçükken küçücük bir dünyam vardı kağıttan uçaklar yapar uçururdum, hayata pembe gözlükle bakardım, her insanı dost sanır aşkları bitmez bilirdim, ben küçükken her şeyin bir başka tadı vardııııııı....  :))) (alıntı)

 

talatnayir:  :))) benimkide alıntı :)))


Kayıt tarihi : 9.01.2007 15:03:00 - Yorum sahibi: ebruli3406


Sayfa : <<   <  1 2 3 4 5  >   >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,1542969