Necip Fazıl'a bir gün sormuşlar: "Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?" diye, "Benim için yanan bir tek o var." demiş.
***
Necip Fazıl, Osman Yüksel'e bir tomar kağıt göstererek, "İşte şeceremiz. Benim soyum Kısakürek ailesi. Dulkadiroğulları'na dayanır..." diye övünür. Serdengeçti: "Üstad çok güzel ama, ne yazık ki siz en alta düşmüşsünüz!" diyerek takılmak ister. Çile şairi altta kalır mı? Şecereyi ters çevirir ve adını en üste çıkarır, sonra da: "Bütün bunlar, beni hazırlamak için gelmiş geçmişlerdir!" der. :))
***
Zeki insanın hâli de bir başka oluyor :))
Murat : Eksik kalanlardan devam o zaman ;-)
Üstad her zamanki gibi odasında günlük makalelerinden birini
yazıyormuş. Yanına bir talebesi gelmiş ve bir rüyasını anlatmaya
başlamış:
-Üstadım rüyamda bütün otlar Allah’a(c.c) secde ediyordu, ama tütün etmiyordu.
Üstad talebesine bakmış ve demiş ki:
-O zaman getirin o kafiri yakalım!
——————–=——————–
Üstad’ın çalışma odasına giren bir yazar odaya göz attıktan sonra:
-Hayrola Üstad, çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda, Üstad şu cevabı verir:
-Sen hiç süt içen inek gördün mü?
——————–=——————–
Bir yaz günü… Sofra kurulmuş, yemek yenilecek… Her şey hazır… Merhum
Üstad Necip Fazıl Kısakürek, masanın üzerindeki içi su dolu “viski
şişesi”ni görünce sorar:
-Bu ne?
Cevap verir, oğlu;
-Baba; soğuk su için…. Buzdolabına ancak bu şişeleri koyabiliyoruz da!…
İtiraz eder üstad:
-Olmaz!..
İzaha çalışır oğlu…
-Baba inan ki çok iyi temizledik, bol sabun ve kaynar sularla yıkadık.
Üstad yine “olmaz” der ve şu ibretli sözler dökülür ağzından:
-O halde oğlum; yarın lazımlık satan bir dükkana gideceksin ve oradan
el değmemiş bir lazımlık alacak, çorbanı da bu lazımlıkla içeceksin!
-İçebilir misin?… Elbette içebilirsin… Hiçbir mahzuru da yok… Amma velakin; mantığın kabul etse de, ruhun kusar bu çorbayı!
——————–=——————–
Necip Fazıl’a “Sevgi mi, Nefret mi?” diye sormuşlar.. Nefret demiş.. Çünkü Nefretin sahtesi olmaz..
——————–=——————–
Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda
bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan
Necip Fazıl salondakilere dönerek:
-“Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın” der.
——————–=——————–
Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi?
Cevap dikkate şayandır:
-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.
——————–=——————–
Üstat, 1960’larda Amasya’da bir konferansa geliyor. Salon tıklım
tıklım dolu… Üstat konferansını verirken bir tanesi itiraz ediyor.
İtiraz eden ayağa kalkıyor. Üstat soruyor:
-“Kimsiniz?”
İtiraz eden:
-“Ben buranın Alay Komutanıyım” diyor.
“Peki, buyurun oturun” diyor.
Üstat konferansa devam ediyor. Öylesine asabi bir mizaca da tabii
tahammül etmesi mümkün değil. Dinleyiciler kendini kaptırmış konuşmanın
büyüsüne. Üstat tekrar soruyor:
“Kimdi o itiraz eden?”
İtiraz eden ayağa kalkıyor:
“Benim” diyor.
Üstat bakıyor:
“Peki, oturabilirsiniz” diyor.
Üstat konuşmasına tekrar devam ediyor. Üstat üçüncü kez soruyor:
-“Kimdi o itiraz eden?”
İtiraz eden tekrar ayağa kalkıyor:
“Benim” diyor.
Üstat:
“Peki, oturun” diyor.
Ondan sonra üstat salona dönerek şu cümleyi söylüyor; “Asker fikirden
anlamaz, emir verip kaldıracaksın, emir verip oturtacaksın.”
——————–=——————–
Yıl 1939… Çankaya’nın kalemşoru Falih Rıfkı Atay, Caddesbostan’daki
villasına Necip Fâzıl’ı yemeğe davet eder. Bir ara sofrada şöyle der:
-Yahu, Necip Fazıl senin tarzında, senin çapında bir adam, nasıl Müslüman olur?
Üstadın cevabı, anlayana zehir zemberek:
-Benim çapımı geç. İnsanın çapı yükseldikçe Müslümanlığa bağlanmak ve 0ndan başka hiçbir şey tanımamak şansı artar.
——————–=——————–
Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış…
Çıkıp her zamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş…
Konuşması bittikten sonra, 0nunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl’a
-Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz…
Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir… bu ne demek oluyor? ‘
Necip Fazıl’ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur .
-Benin geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar.
——————–=——————–
Üstada çok sigara içtiğini söyleyenlere Üstad:
-”Yüce dağların başı dumansız olmaz” dermiş.
——————–=——————–
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl’a demiş ki:
-“Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş” demiş.
Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-“Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz…”
——————–=——————–
İstanbul’da binler toplanmış, üstad kürsüye çıkıyor ve mübarek ağzından şu ibret verici sözler diziliyor:
- Aya giden, yıldıza giden milletlere imrenen ey Türk Gençliği !
Yirmi yaşındaki Fatih’in ahlak fezasından düştüğünüz bu günkü çöplüğe
bakın ve utanın ..!
——————–=——————–
Necip Fazıl’ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner.
Havaalanındakiler merakla, “Ne oldu, nasıl oldu?” diye sorarlar. mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli:
-Ahirete kabul etmediler, geri döndük.
——————–=——————–
Sultanü’ş-Şuârâ Necip Fazıl Kısakürek’e (1905-1983), meşhur ve
ahlaksızlığın naşiri haline gelmiş bir gazetenin tirajının çok yüksek
olduğu söylenince Necip Fazıl:
-“Milyonların girip çıktığı tuvaletleri kimse kutsal saymaz” demiş.
——————–=——————–
Kayıt tarihi : 22.11.2010 19:49:00 - Yorum sahibi: ecz35
Lisede okurken Necip Fazıl'ın yazdığı ''Reis bey'' i sahnelemiştik.O kadar çok sahnesi vardı,hepsinde bulunmadığımız için konunun ne olduğunu yıllar sonra film olarak tv de yayınlandığında öğrenmiştim :))Üstat bunu bilse bizede iyi bir laf sokardı heralde :))
Necip Fazıl'a bir gün sormuşlar: "Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?" diye, "Benim için yanan bir tek o var." demiş.Geçen gün okumuştum bunu,okurken bu anekdot yoksa ben eklerim diye düşünmüştüm ama eczacı arkadaşımız erken davranmış :) Ama şimdi bana niye sigara içiyosun diyenlere bende bu cevabı veriyorum sonrada Necip Fazıl'dan alıntı olduğunu belirtiyorum ama :))
Keyif alarak okudum,eline sağlık Murat :) Murat : Asıl değerli yorumunuz için ben teşekkğr ederim. Madem sigaradan açıldı bahis zaman buyrun ;-)
Edebiyata düşkünlüğü ile tanınan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Şener, ünlü şair Necip Fazıl ile ilgili ilginç anılarını da anlattı. 15
yıllık siyaset hayatında birçok kez konuşma yapan Şener, ilk
konuşmasını Necip Fazıl’ın konferansında yaptığını söyledi. İşte
Şener’in unutamadığı Necip Fazıl ile ilgili iki anısı:
‘SİGARAYI KURTARIN’
“1976 ya da 1977 yılıydı. Sivas’ta edebiyat okuyordum. Sivaslı bir
grup genç olarak, Necip Fazıl’ı Sivas’a konferansa çağırdık. Üstadı
getiren organizasyonda ben de vardım. Necip Fazıl konuşmasına başlamadan
önce, topluluğu hazırlama görevi bana verildi. Ve ben Necip Fazıl
konferansa başlamadan önce, salonda bulunanlara Necip Fazıl ile ilgili
bir konuşma yaptım. Bu, benim kalabalığa yaptığım ilk konuşmadır.
Konuşmamı yaparken, arkadaşlar Necip Fazıl’ın hazır olduğunu belirtip,
konuşmamı bitirmemi istediler. Necip Fazıl ise, konuşmamı beğendiği
için, ‘bırakın konuşmaya devam etsin’ demiş.”
“Necip Fazıl ı Sivas’a geldiğinde bir otele yerleştirmişler. Biz de
bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için, odasında ziyaret ettik.
Baktık, Necip Fazıl konferans metnini hazırlıyor. Masanın üzerinde
konferans notları, çay ve sigarası vardı. Bir anda çay döküldü. Hepimiz
birden notları kurtarmak için koşturduk. Hep birimizin bir kağıdı
tutmaya çalıştığını gören Necip Fazıl bize, “bırakın notları sigarayı
kurtarın sigarayı’ diye bağırdı.”
Sigara içmenin helal mi haram mı olduğu hususunda Üstad diyor ki: “Helalse içiyorum, haramsa yakıyorum.”
İşin eğlencesi bir yana sigara içmeyi tabi ki tasvip etmiyoruz. Üstadın konuyla ilgili bir şiiriyle bitiriyoruz.
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.! Kayıt tarihi : 22.11.2010 21:11:00 - Yorum sahibi: aydemirfb
�Helalse içiyorum, haramsa yakıyorum.�
Sağolsun Necip Fazıl,okuduklarım sayesinde kendimi savunmak için epey malzeme sahibi oldum..Sağolasın Murat :)) Murat :) Yinede naçizane 'tefekkürle içme' konusunu dikkate almanızı tavsiye edeyimde vebale ortak olmayayım ;-)
Kayıt tarihi : 23.11.2010 11:25:00 - Yorum sahibi: aydemirfb Üstada bir gün "bir kadının akıllı olduğunu nasıl anlarsınız?" diye sormuşlar.Konuşmalarından anlarım diye cevaplamış.Peki kadın hiç konuşmazsa??? "vallahi o kadar akıllısına rastlamadım henüz "şeklinde cevap vermiş. :)))
Murat:) Ve ne yazıkki ne üstad öncesi nede sonrası hiç bir şey değişmemiş ::))))
Kayıt tarihi : 24.11.2010 01:25:00 - Yorum sahibi: pytonn
NE YAPAYIM O KADR ÇOK VARKİ ;-)
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet birlikte lokantaya giderler. Garson siparişleri almaya gelir ve Hikmet'e ne istediğini sorar. Nazım Hikmet: -Bana bir tabak pilav, üstüne de et getir. Der. Üstad ise: ...-Bana da bir tabak pilav, ama üstüne etmeden getir! :) Kayıt tarihi : 28.11.2010 18:57:00 - Yorum sahibi: ombasaran
Devam edelim o zaman :)
*Üstad’ı sendika yemeğine davet etmişler. Yemekten sonra : -Üstadım demişler sendika hakkında bir konuşma yap da …. Millet sendika hakkında bilgi sahibi olsun! Onlar öyle söyleyince üstad aniden ayağa fırlamış öfkeyle. Sonra da almış mikrofonu eline demiş ki: -Sanmayın ki yemeğinizi yedim diye gönlünüze göre konuşacağım! sendika patronun zulmüne karşı kurulmuş ikinci bir zulüm müessesesidir!...
*Üstad Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda 0nun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre 0nu sevmeyen biri) sorar: - Ne oldu Üstad treni mi kaçırdınız? Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik bir yenilgidir. - Kovdum gitti der.
Devam devam devam ....
Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:27:00 - Yorum sahibi: ecz35
*HAYVAN TEKMESİ
Necip Fazıl yolda yürürken birisi ayağına çarpar ve yoluna devam eder. Necip Fazıl’ın karşılık vermediğini gören arkadaşları sebebini sorarlar. Üstadın cevabı hazırdır: “Sizi bir hayvan tekmelemiş olsa ne yapabilirdiniz?”
Murat : Durmak yok yola devam ;-)
Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:35:00 - Yorum sahibi: ecz35
*İKİ BÜYÜK ŞAİR
Bir gün kendisine, bir dostu: -Üstad, dünyada iki büyük şair var, demiş. Necip Fazıl’ın tepkisi şu olmuş: -Öteki kim?
*KIRIŞIKLIKLAR
Muhittin Nalbantoğlu’nun hatıralarından öğreniyoruz. İlhami Bekir Tez, Necip Fazıl’ın yüzündeki kırışıklıkları göstererek: “Şu simadaki kırışıklıklara bak Üstad!” deyince önce hafakanların sanatçısı, daha sonra huzur ve teslimiyetin şairi olan Necip Fazıl tokat gibi cevap verir: “Bu dehanın kalıbını yapacak yetenek sende varsa o kalıbı yap alnına bas.” Murat : Yalnız üstada arada üç ihlas bir fatihada istirham edeceğim, zira kendisi öyle vasiyet etmiş....
Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:39:00 - Yorum sahibi: ecz35 |