Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
498

Bayrak

KONU SAHİBİ: ombasaran   -   27 yorum, 11.773 kez okundu

TARİH: 4.11.2008 18:51:00

KONU BAŞLIĞI: MUSTAFA HAKKINDA HİÇ BİR ŞEY !!!

KONU AÇIKLAMASI:
FİLİZ HANIMIN GÜNLÜĞÜNE YAZDIM AMA KESMEDİ GENEL FİKİRLERİ PAYLAŞMAK İSTEDİM BENİMKİ NAÇİZANE AŞŞAĞIDA. KONUMUZ MUSTAFA BELGE SELİ (!) Ben ne yazık ki bu Belge Seli'ni (!) izleme hatasına düştüm . Niye hata diyorum anlatayım : Şimdi efenim beklentimiz neydi ? Atam'ız hakkında 0nca araştırma yaptığını söyleyen ki araştırmacı yönü ile ön plana çıkan Can Dündar beyefendinin tarihin karanlığında kalmış bazı sayfaları, Atamızın ilmi siyaseti, askeri dehası, vatan uğruna yaptığı planlamalar (uykusuz gecelerinde) belki birazda Latife -Fikriye karmaşasında magazinselleşmiş ( Bernardo Berolucci vari) bazı diyalogların ortaya çıkması idi. Belki şimdiye kadar duymadığımız haberdar olmadığımız tarihin tozlu sayfalarındaki gerçekler, gerek eski arşiv, günlük, mektup vb. kayıtlar ve gerekse de belki o zamanları yakalamışlardan aktarılarak gelenlerle gün ışığına çıkacaktı. Heyecanımız bundan ibaretti. Ama gelin görün ki hepimizin ortaokul-lise sıralarında ve hatta yetmezmiş gibi hiç bir boyut katılmadan aynı tekrarda üniversite sıralarında okuduğumuz İnkılap Tarihi kitaplarının içeriğinden öte bir şey yok bu kapısında binlerin sıra beklediği Belge Sel'inde . Hatta birazda Can Dündar yorumu var ki bir belgeselde olmaması gereken en önemli unsur bence . Çekeceksin sunacaksın halk kendi yorumunu çıkacak bu bir film değil yorum katmak biraz abesti bence. Şimdi Atam'ız Cumhuriyetin ilaından sonra Ankara'da mahsur kalmış kendini eve kapatmış dil üzerine öylesine araştırmalar yapmış (adı geçmeyen proje 'Güneş Dil Teorisi' ki araştıran varsa dilden yola çıkarak bir tarih deryasıdır bu çalışma Mayalara Mulara kadar uzanır) sonra bu araştırmalarda gece uykusuz kalıp hatta kafayıda çekip sızdıktan sonra tüm günü uyuyarak geçermiş. İçki masalarından kalkmayan bu 'Deha'(üzülerek ajite ediyorum) artık hasta alkolik ve ülkeyi İsmet paşa'nın yönetimine terk edip olanlardan bi-habermiş. Kendisine hediye edilen Savarona yatı oyuncağı bile 0nu mutlu etmeye yetmemiş. Çok zampara olup daha askeri okulun ilk yıllarında kendini içki ve kadın alemlerinin ortasında bulan bu zaat hayatının sonuna kadar bu düsturda gitmiş. Savaş sırasındaki dava arkadaşları ile ters düşüp , 0nları idam masasına çıkarmış sonrada büyüklük bende kalsın deyip affetmiş. Diktatörmüş başlarda paylaşımcı değil dediği dedikmiş, İtilaf devletlerine karşı koymak için Rusya'ya yaltaklanmış (ortak strateji demiyor, ilmi siyaset demiyor kasıt bu). Ruslara yaslanıp destek almasa zaten hiç bir şey yapamayacak konumdaymış. Kendisi aslen 'Din Düşmanı' olup sadece (devrin siyasetçileri gibi ki bence en büyük hakaret) İslami cepheyi karşısına almamak adına Meclisi 22 değil Cumaya denk gelen 23 Nisan'da açıp her yerde mevlitler okutmuş. Tabiki bu haraketler köprüyü geçene kadarmış. Sonra tekke zaviyeleri kapatıp tüm tüm din alimlerinin(?) başını kesmiş. Böylece ilk okul yıllarında kendine tokat atan Hoca Efendiden intikamını almış ve nerdeyse tek ve asıl gayeside buymuş. Biz Atatürk'ü tanımamışız yada o çok güzel bir oyuncuymuş paranoyasıyla , Can Dündar -senaryocusuna- öfkelenmeme engel olamıyorum..... Filmin en sonunda bir iddaa var ki evlere şenlik , o vakitler bahsi bile geçmeyen 'şimdiki adı ile kürt sorunu' hakkında Atamızın ağzından bir fikir empoze edilmeye çalışılıyor bize. Hemde o yıllarda cephede omuz omuza savaşan kardeşlerin arasına nifak tohumu ekmek isteyen ezberci aydın kesimin sloganı eşliğinde. Neymiş efendim : ' Kürtlere Türkiye'ye bağlı bir şekilde yerel özerklik verilebilirmiş. (Ki herşey yapılanırken bu çok basit yapılabilirdi ama şimdi sorun olan şey o zaman bahis konusu bile değildi) İşte tam filmin sonunda bir slogan atıldı kafaları karıştıracak ve hezeyan oluşturacak cinsten. Atamızın hep peşinde koştuğu uğrunan canını her siperde öne sürdüğü binlerce Mehmet'in kanı ile ıslanan 'Misak-ı Milli' sınırlarında özerklik kelamı hemde Atamın ağzından..... Yalanın bu kadarına da pes dedirtecek cinsten YETER CAN ŞİMDİ UÇTUN !!!!!

Yorum yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın


KULLANICIYORUM
foradreambelgeselin bir kaç yerinde can dündar‘ın, kendi yorumu vardı. özellikle, din hocasından intikam aldı. derken. atatürk‘ün din hakkında ki görüşleri, zaten belgeselin sonunda kendi sesi ve görüntüsüyle aktarılıyor. ve bende aynı fikirdeyim. atatürk, kurtuluş savaşı mücadelesinde yararlanabileceği herkesden maksimum şekilde yararlanmıştır. başka türlü olması da beklenemez. niye? çünkü daha mücadelinin başında ben halifeliği kaldıracam cumhuriyet kurucam deseydi başlamadan biterdi. aynen dediğiniz gibi bu haraketler köprüyü geçene kadardı, başka türlü olmazdı zaten. ben burada atatürk‘ün zekasından başka birşey göremiyorum. diktatör meselesine gelince, sadece bu kismı almanız şaşırtıcı, belgeselde fransız gazetesinin bir haberi olarak geçiyor. haberde, şu da var. devrimlerin zaten başka bir şekilde bu kadar kısa bir süreç içerisinde, gerçekleştirimeyeği belirtiliyor. sizde, bende biliyoruz ki o zaman atatürk‘ün bir sözü yasa yerine geçiyordu. zaten bu gücünü kullanarak bu devrimleri yaptı. iktidara geldikten sonra, yani cumhuriyetten sonra, kendi fikri ile uyuşmuyanları tasviye ettiğide gerçek. “o vakitler bahsi bile geçmeyen kürt meselesine“ gelince atatürk o zamanlar birlik ve beraberlik için nabza göre şerbet vermiştir. kürtlere de bir takım sözler verildiğini araştırırsanız bulunur. bu kurtuluş savaşı birlik ve beraberlik sayesinde kazanıldı. cumhuriyet döneminde çıkan kürt isyanlarını kurtuluş savaşı mücadelesı sürerken çıktığını düşünürsünez ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Ah sevgili kardeşim satırlarımda Atatürk'ü yaptıklarını veya politikasını eleştiren tek bir kelam görüyormusunuz. Yok olamazda çünkü haddim değil. Parmak basmaya çalıştığım nokta o zamanın şartlarında hani hakemin tam göremediği bir pozisyonda 3-5 saniye içinde penaltı düdüğünü çalıp çalmamasına benzeyen bir süreçte verdiği % 100'e yakın doğru kararlar (ki yanlışlarını da itiraf etmekten çekinmemiştir) strateji ve liderlik dehası dururken, altı çizilen her insanda az çok olan zaaf veya yaşam tarzı denebilecek ama tarih sayfalarında ancak dip not olabilecek detayların irdelenmesi. Hatta irdelemenin daha dailerisine geçilip bu konuların kör göze parmak sokar misali işlenmesi bu kısım bana çok iyi nietli gelmiyor. Atam da her kul gibi artı ve eksilere sahipti her kuldan ayrılan kısmı 'dehası ve lider kişiliğiydi' elbette zaafları vardı olacaktı kaçınılmazdı. Ama doğruların yanına yanlışlar katarak hatta belgesel hüviyetindeki bir formatta bunlara yorum katarak aktarmak hangi amaca hizmet etmekte benim sorum ve sorunum bu. Amniyane tabiri ile nabza göre şerbeti kabul edeyim ama yinede bu şerbetin bağımlılarının olayı kendi algılarınca yorumlayıp bunu kati üşünce olarak aktarmaları sizce masumanemi başka amaçlarmı taşıyor. İsterseniz tarih bilgilerimizi bu sorulardan sonra yarıştırırız ::)) Ama buradaki amacım; Atatürk' ve yaptıklarını yargılayıp yorumlamak değil, bize yaşama şansı veren geleceğimizi bileğinin hakkıyla kazanan Ulu Öndere karşı örtü altından ve planlı bir şekilde yapılan, kişi olarak basitleştirme sıradanlaştırma ve hatta küçük düşürme kampanyasının ilk olmayan ama ivmelediren adımlarına karşı duruşumu göstermek desem bilmem izah etmiş olabilirmiyim.
foradreamZaten siz bunların yayınlanmasını eleştiriyoruz. Bende onu anlamıyorum. bu belgeselde, bunlar Atatürk’ü küçük düşürecek, sıradanlaştıracak hareketler değil diyorum. Benim gözümde ki Atatürk geceleri, karanlıkta uyumamasından ya da gereksiz bir takım insanlara o zamanın koşullarıyla verdiği sözleri tutmamasıyla, Rusya’dan yardım almasıyla yâda içki içmesi, bir kadına mektup yazdığı için veya din hakkında ki görüşleri yüzünden küçülmez ki. Sizin istediğiniz Atatürk’ün sadece kahramanlıkları anlatılması. Yapılsaydı, sizin için bir problem olmayacağını aşikâr. Ayrıca belgeselde sanki bunlar es geçilmiş hiç anlatılmamış mıdır? Sadece insani yönleri mi anlatılmıştır. Demek istediğim Atatürk’ü bir yerlere çekmeye çalışmayalım oda insandı. Aşık da olabilir.. sevebilir de, dindar di, yok değildi. çok içki içerdi içmezdi. Bunlar onun yaşayış tarzı, bize düşen, onun açtığı yolda ilerlemektir.
Mesele senin gözün, benim gözüm, onun gözü meselesi değil zaten. Bu belgeseli hazırlayan zatı şahanelerinin gözü. Burada bir sunum söz konusu değilmi Atatürk hakkında araştırmacı kişiliğin yorumuyla bilinmeyenlerin sunumu. Evvela sunum yanlış ardından da yorum. Burada bazı aklı evvellikler söz konusu; 'kürt sorunu', 'dikdatörlük', 'sabahları sızmacasına sürekli ayyaşlık hali' vb. öğeler karanlıktan korkmak , sevgililerine hoş sözleri, bir kadını idare edememek hoşlukları arasına bilinçli olarak serpiştirilmiş yerme çabalarıdır. Yazımın başınada da dediğim gibi benim için genel çatıda bilinmeyen hemen hiç bir şey yok. Burada sorun bilinenin sunum şekli, bilenenle kafalar nasıl bulndırılabilir zanaatkarlığı. Bu arada eleştrilerim direk bana ait elbette katılanlarda olur katılmayanlarda ancak sözlerime cevabınızdaki olayı çoğula taşıma isteği de yine kafa karıştırıcı. Şu 'bizler' kimiz onun tanımını yaparsan oldukça sevineceğim. Atamın magazinel hayatı ne kadar irdelenmeli sizce ??? Ve son söz yine Atam'dan olsun : ''''''"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.'''''
foradreamBenim yazdıklarımı da aynen belgeseli anladığınız şekilde anlamışsınız. Belgeseli, eleştiren onlarca yazı okudum, hiç biri de “arkadaş bu bilgi yanlış, alenen Atatürk’ü küçük düşürmek için empoze edilmeye çalışılıyor, genç beyinleri rahatsız etmeyelim. kanıtı şudur” dememiş. Zaten diyemez ki ortada küçük düşürmeye çalışım, taze beyinleri zehirleyim gayesi yok. Atatürk kahramandı… aynı şekilde insandı da. hisleri, düşünceleri, sevgisi, nefreti ve gerçekleştirdiği hayalleri vardı. İnsanları kendi seviyesine çekti. İnsanların yorumlamasına gelince tabi ki düşünecek, yorumlayacak, araştıracak bilgi sahibi olacak. Bunda ne gibi bir kötülük var.
Ne yazık ki tek taraflı yayınları takip etmek gibi bir zaafınız olduğu kanaatine vardım. Bakınız sadece sitemizde bile , ulusal yayın organlarını bir tarafa bıraktım açılan günlüklerde yapılan alıntı ve yorumlarda neler var ???
foradream@orkam2003, yazdıklarımı dikkatlice okursanız izlediğimi anlamakta zorluk çekmezsiniz. Yazımım başında belirtmiştim... Eleştirileri okudum. Sizin gibi tarafa bölersek, sizin tarafınız oluyor sanırım. Anlatılanlar yalandır ya da yanlış bilgi, diyen bir eleştiri göremedim. özel mesajla linklerseniz sevinirim, aydınlanalım. Belgesel baştan aşağı Can Dündar’ın yorumlarından mı oluşuyor? Hayır, İlk mesajımda bahsettiğim gibi “din hocasından intikam aldı” derken kendi yorumunu kattı. Geçen günkü tv programında da yanlış anlaşıldığını belirtti. kopyalayim sözlerini. “Atatürk'ün laikliği ilanının anlatıldığı sırada kullandığım; intikam ifadesi maksadını aşan bir cümle oldu. Keşke koymasaydım dedim. Çocukken hocasından yediği dayak O'nda bir kırılma noktası olduğu için böyle bir şey kullandım. Aslında çok masumane bir şey ifade etmek istemiştim.” Magazinsel hayatına değinilmesi, Atatürk’ü küçültmez. Neden irdelenmesi istenmiyor ki? Onu anlamıyorum, yaşamış bir kahramanın hayatı anlatıldı şurası da önemli, 2 saatlik bir belgesele Atatürk’ün hayatının tüm yönleri ile anlatmak zaten mümkün değil, ki Can Dündar kesilen sahnelerin 5 bölümlük tv dizisi olarak yayınlayacağını açıkladı ne kadar çok sahne kesilmiş. Kısacası bu belgeselde anlatılanların, yüz seksen derece zıttı manaya çekmenin ne gereği yok. siz derken sadece sizi kastediyorum. Yaşınız benden büyük ve tanışmadığımız için o tabiri kullandım. biz derken de yazımın sonunda demek istediğim gayet açık değil mi? bize düşen yani hepimize düşen, onun (Atatürk’ün) açtığı yolda ilerlemektir. Bende Atatürk’ün bir sözü ile bitirim “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır”
Çoğuldan kastım ilk cümlenizdi 'siz' kısmı değil, lakin cümleniz klavye sürçmesi kurbanı olduğundan sizde yakalayamadınız sanırım. Bakınız bu yazıyı goggle dan tararken şimdi buldum. Eğer tararsanız sizde nicelerini bulabilirsiniz. http://www.haber7.com/haber/20081031/85-yil-sonra-Mustafayi-cektik-onu-da-eksik-cektik.php
ombasaranÇoğuldan kastım ilk cümlenizdi 'siz' kısmı değil, lakin cümleniz llavye sürçmesi kurbanı olduğundan sizde yakalayamadınız sanırım. Bakınız bu yazıyı goggle dan tatarken şimdi buldum. Eğer tararsanız sizde nicelerini bulabilirsiniz. http://www.haber7.com/haber/20081031/85-yil-sonra-Mustafayi-cektik-onu-da-eksik-cektik.php
Sanırım sürçme kısmı bulaşıcı :))) Bu arada verdiğiniz özdeyişin tamamını okumak biraz daha aydınlatıcı sanırım ''' Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım bilim ve akıldır… Zaman süratle ilerliyor, milletlerim, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur… Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
foradreamÖncelikle teşekkür ederim google bazen yanıltıyor.. tamanını okumamıştım.. dediğim gibi o kadar çok şey var ki atatürk’ün hayatında hepsinin 2 saate sığması mümkün değil bu arada can dündar’ı verdiğiniz ki linkte ki kişiden çok daha güvenilir bulduğumu söylemeden geçmeyim… ......... “on yıl önce bugün cumhuriyeti ilan etmek lazımdı. hadiselerin seyri bunu icabettiriyordu. fırkada ve mecliste münakaşalar cereyan ederken bildiğin gibi beni davet ettiler. o heyecanlı celselerde söz söylemek benim aradığım işti. uzun söz söyliyemedim, cumhurbaşkanı seçildiğim zaman söylediğim nutuk en kısa beyanatlarımdan biridir. neden? çünkü dişlerimi yeni çektirmiştim. yeni yapılan dişlerim tecrübe devresinde idi. söz söylemeğe başladığım vakit ıslık gibi bir ses çıkıyor veyahutta ağzımdan düşüyordu. bu sırada yapılacak hiç bir çare yoktu. bu tabii hadise, siyasi hayatımın en mühim safhasına, böylece bir mani teşkil etti. kimbilir, uzun söylemediğim belki de isabetli olmuştur." mustafa kemal atatürk. (kaynak: afet inan, atatürk hakkında hatıralar ve belgeler, s:171 türk tarih kurumu basımevi ankara, 1984, 4. baskı)”
Atatürk’ün fikir ve inançlarına, özellikle eserlerini tahrip ya da yok etmek için ilk hedef olarak onun şahsına yönelmişlerdir. Maksatları, milletin büyük çoğunluğunun kendisine, eserlerine bağlılık ve saygısını zedelemek veya etkisizleştirmektir. Böylece, ilk aşamada her yönüyle Atatürk İnkılâbı ile İlkeleri’ni sarsacaklarına; ikinci aşamada da “Halkın ATATÜRK’e karşı nefretleri sağlanınca; işte böyle bir adamın fikirleri ve eserleri de kendisi gibi kötüdür; yıkılmaları gerekir” diyerek başarıya ulaşacakları inancındadırlar... T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ Atatürk ve Atatürkçülük Konusunda Bazı Görüş ve Düşünceler Cihat Akçakayalıoğlu* http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Print&DergiIcerikNo=1042&Yer=DergiIcerik Size ilk verdiğim link sadece örneklemedir. Eleştirel yorum okumadım beyanınıza gerisi yorum meselesi.... Ve daha niceleri mevcuttur ...
foradreamIsrara beni yanlış anlamak istiyorsunuz ben eleştirisel yayın okumadım demedim alenen bu Can Dündar’ın anlattıklarına yalan veya yanlış bilgi diyen insan okumadım dedim. Şimdi okudum. Varmış, sizde bilirsiz ki bir şeyi eleştirmek ile onu yalanlamak aynı şey değildir. Diğer yazdığınıza ancak ilginç bir komple teorisi diyebilirim.
Atam hakkında binlerce komplo teorisi varken bu kadar sarih bir gerçeğe teori demek için çok iyi niyetli olmak lazım. Hatırlarsınız belgeselde Atamın düşmana en güçlü yerinden saldırdığı söylenmişti. Türkiye'yi yıkmak için en güçlü Türk Aatürk'den başlanmasına neden şaşırdınız anlayabilmiş değilim ...
ombasaranE teorilere devam o zaman :))) http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&KategoriID=&ArticleID=1013458&Date=08.11.2008&b=Ataturk%20sirozdan%20degil%20kanserden%20oldu&ver=73 'Ama bunları “O bunu demiş, karşılığında bu da şunu demiş” diyerek verdim. Mesela Mustafa Kemal içki içiyor, hem de Harp Okulu’ndan beri. Ama ayyaş değildi. Günde bir kilo içmezdi. Öldür Allah gecede üç duble içebiliyor. Çünkü bir dubleden sonra alkol onu sarsıyor. Baş ağrısı çekiyor. Gündüz içmeye de karşı. O üç nedenden içer ki, Hasan Rıza (Soyak) başta olmak üzere bunu da herkese söyler: “Beynim 24 saat çalışıyor, beni uyutmuyor. Uyumam lazım” der. Yani rahatlamak için? Ayrıca yaşamı boyunca sindirim sorunu, peklik çekmiştir, onu rahatlatan tek şey de alkoldür. Bir de “Çevremi görüyorsunuz, ben içmeyim de kim içsin. Soframa geliyorlar, ama kimse rahat yanıt veremiyor ama alkol onları rahatlatıyor” der. Onların çok içmesine izin verir, ama kendisi sabaha kadar toplam üç duble içer. Kemal Tahir gibi... O da uzun rakı sofralarında sürekli içer gibi görünür, bir iki-kadehle otururmuş. Evet, Can (Dündar) orada yanılmış. Ama bunda kötü niyet aramıyorum. Para kazanabilmesi ve yurtdışında ödül kazanabilmesi için böyle bir belgesel yapması gerekirdi. Gerçek Atatürk’ü yapsaydı kimse ona ödül vermezdi. Çünkü o tür bir belgeselde devrimci Atatürk de Kurtuluş Savaşı da olmak zorundaydı. Ama Pamuk’un böyle bir zorunluluğu yok. O romanını istediği gibi yazabilir. Hatta bir başka romancı çıkıp cinsel tercihlerinin farklı olduğu üzerine bile yazabilir. Ya da bir başkası “9’u 5 geçe Mustafa Kemal’in kalbi durdu ve 6 geçe tekrar çalışmaya başladı” diye başlayan bir roman da... Buna da kurgu diyorlar. Gani Müjde’nin yaptığı gibi... Buna kim ne diyebilir? Ama iş belgesel olunca değişiyor.'
foradream "muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. bununla beraber, allah'a kendi milli lisanlarında değil, allah'ın arap kavmine gönderdiği arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. arapça öğrenmedikçe, allah'a ne dediğini bilmeyecekti. bu vaziyet karşısında türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. bir taraftan arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan avrupa'da allah kelimesinin ilâhî parolası altında hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. mısır'da, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, türk milletinin allah için, peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak allah'la mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını va't ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, türk düşmanları olan arap çöllerine gitti. türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. ne oldu? türk'ün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. artık türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük türk cedlerinin mukaddes miraslarının son türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. işte dinin, din hissinin türk milliyetinde bıraktığı hatıra." mustafa kemal atatürk (atatürkçülük, atatürk'ün görüş ve direktifleri, s: 543- 547, genelkurmay basımevi, 1983)
"Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiııa etmiyor. " "Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmu~tur. Bir dine tabü olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. "1 "Ey Arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür- Adalet-i ilahiye, O'nun tecellilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devrede mütalaa olunabilir, ilk devir insanlığın çocukluk ve gençlik deııridir. İkinci devir, insanlığın kemal devridir. " "Ey millet! Allah birdir, şânı, büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur'ani azimuşsândaki nusustur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ııe tabi kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır. "2 "Din, bir ııicdan meselesidir. Herkes ııicdanın emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Dü~ünce ve tefekküre karşı değiliz. Biz sadece din i~lerini, millet ve devlet i~leriyle karıştırmamaya çalışıyoruz, kasta ve füle dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere fırsat ııermeyeceğiz. "3 Din ııardır ııe lazımdır, Temeli çok sağlam bir dinimiz var malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takııiye etmek lüzumu hissedilmemi~. Aksine olarak birçok yabancı unsur (tefsirler, hurafeler gibi) binayı fazla hırpalamış, Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez, Ancak zamanla çatlaklar derinleşerek ve sağlam temeller üzerinde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır, "4 "Efendiler.." Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek danışmak için yapılmıştır. Millet işlerinde her kişinin zihninin başlı başına çalışması lazımdır. İşte biz de burada din ve dünya için geleceğimiz ve istiklalimiz için ııe en çok milli egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım, Ben yalnız kendi düşüncelerimi söylemek istemiyorum, Hepinizin düşündüklerini anlamak istiyorum. Milli ülküler milli irade yalnız şahsın düşünmesinden değil tüm millet fertlerinin ülkülerinin toplamıyla yaratılır... " "Milletimiz dil ve din gibi kuııvetli iki hazineye sahiptir. Bu faziletleri hiç bir kuııvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamayacaktır ve alamaz. "5
ombasaran"Biz ne Bolşevik'iz, ne de Komünist: Ne biri, ne diğeri olamayız, Türkler milliyetperııer ve dinlerine hürmetkar bir millettir, Bizim hükümet şeklimiz tam bir Demokrat Hükümetidir. "'
"Bizim dinimiz hiçbir ııakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir, Allah'ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir, Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ııe nerede olursa oraya gitmek ııe onunla dolu olma zorundadır. Îslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ııe diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır, Belki daha ileriye gitmişlerdir, "Minberlerin halkın anlayacağı bir dille ruh ve dimağa hitab olunmakla İslam ehlinin ııücudu canlanır, iman kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur. Fakat buna nazaran hatiplerin haiz olmaları lazım gelen özellik yetenek ııe dünyanın gidişini bilmeleri çok önemlidir. " Bizde ruhbanlık yoktur, Hepimiz eşitiz ve dinimizin ahkamını eşit olarak öğrenmeliyiz, Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır, orası da mekteptir, 6, "Bu başarının, kutsal topraklarımızı düşman istilasından büsbütün olarak kurtaracak olan kesin zaferin hayırlı bir başlangıcı olmasını Tanrının lütfundan dilerim.” "Biz ne Bolşevik'iz, ne de Komünist: Ne biri, ne diğeri olamayız, Türkler milliyetperııer ve dinlerine hürmetkar bir millettir, Bizim hükümet şeklimiz tam bir Demokrat Hükümetidir. "' 1- Sadi Borak, Atatürk ve Din, Istanbul, 1962. 2- Atatürkü'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 11. s. 94-95 3- Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 1971 4- Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 1971 5- Atatürk'ün Söyleve Demeçleri, Türk İnkılap tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1952, c. ıı, s.95 6- Atatürkün Söyleve Demeçleri, Türk fnkılap tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1952, c. II, s. 98
Sabah Çiçeğiforadream arkadaşımız anlatmak istenileni anlamış olmasına rağmen neden ısrarla anlamamış gibi davranıyor :) ve daha önemlisi neden böylesi hassas bir konuda bu kadar ısrarcı ?
Aksine ben birbirimizi çok iyi anladığımızı düşünüyorum. Neden derseniz sondan bir önceki yorumunda arkadaşımız benim önemle girmek istemediğim bir konuya girerek neden bu konuda hem fikir olamayacağımızı çok iyi izah etti...
foradreamGüzel güzel, fikir teatisi yapıyoruz… Ben burada bir yanlışlık göremiyorum. Konuyu da uzatmak istemiyorum. Farklı görüşlerden onlarca kaynak var. burada ki anlatmak istediğimi, umarım anlatabilmişimdir.Sevgiler, Saygılar…
Sevgi ve saygılar benden uzun zaman oldu şöyle belden aşağıya vuruşlar olmadan tartışma olmamıştı ne yazık ki. Sadece bu kısmından ders çıkarsak buda yeter ::)))
Sayfa : <<   <  1 2 >  >>


Serbest kürsü nedir? | Yeni konu aç | Açık konular | Biten konular | Konularım



Kelime Cambazı
Kelime Cambazı
Toplam 0 yarışmacı
Kelime Hazinesi
Kelime Hazinesi
Toplam 0 yarışmacı
İkili Bilgi Yarışmaları
İkili Bilgi Yarışmaları
Toplam 0 yarışmacı
Bir günlük hediye (ücretsiz) seçkin üyelik için buraya tıklayın

Ayın Yarışması

Mayıs ayı boyunca her gün Kelime Hazinesi yarışmasına katılabilir ve hergün 48 TL değerinde bir yıllık seçkin üyelik kazanan kişilerden biri siz olabilirsiniz.
Hemen yarışmak için buraya tıklayın

Üye olan herkese
10 BONUS
Üye olmak için tıklayın
Tavsiye edenlere
10 BONUS
Tavsiye için tıklayın
Tıkla Hemen
Bonus Kazan

Bonus için tıklayın
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

2,734375E-02