martı..
Su koyuverme Kemal.Maydonoz olduk işte.Ne var bunda:)))))Hiç ne olsun erhan damlarsa görüsün ne olacağını:)))
çok güzeldi abi :)Beğendiğin için teşekkür ederim canım..
DEDEM...
Ay yükseldi gecenin karanlığına,Uyudu dedem.Kalkamadı,hiç kalkmayacak.Bir beyazlık çökecek açık alnına,Kaskatı kesilecek.Bilmem nereye götürülüp yıkanacak,Sonra yatıracaklar toprağın altına.Uyuyacak dedem, çok uzun uyuyacakBeni de görecek mi ki rüyasında?Köyümün dağlarını da görecek mi?Buğday biçtiğimizi görecek mi tarlada?Uyuyacak dedem, çok uzun uyuyacak.Dualar okunacak, mevlidler okunacakYedisiydi, kırkıydı diye geçecek her seneAma dedem hep orada yatacak.Keşkeler alıp götürecek beniAnılarımın arasından.Ve ben de dua edeceğimDedemin arkasından.Sade babacığım üzülecek,kahrolacakÇektiğim acıya bile yanmayacağım.Herkesten çok, babama yazık olacak.Bir sevgi karalayacağım buğulu camlaraAy parlayacak,Ve ölümün aydınlık yüzünü gösterecek bana.Uyuyacak dedem, çok uzun uyuyacakUyuduğunu bilmeyerek. Sen gideli 27 gün oldu ben şimdiden seni çok özledim canım dedeciğim......
Merhaba,
Şu an karşımda olsan sana hislerimi kelimelerle anlatmak zorunda kalmazdım.Sana sarılıp başımı göğsüne dayayıp ağlardım.Ama şu an çok uzaklardasın;belki beni duyuyor,görüyorsun ve ben bunları bilmiyorum. Bilirsin çoğu zaman sebepsizce yazarım mektuplarımı ve sonra anlarım özlemlerimin dağlar gibi olduğunu.Özlemek güzel derlerdi,karşındakinin değerini daha iyi anlarsın.Bazen düşünüyorum da belki de değerini daha iyi anlamam için gittin uzaklara.Ve giderken o günü seçtin...Sevdiğimi bilirdin yağmurun gözyaşlarıma yoldaş olmasını,rüzgarın kulağıma fısıldadığı şarkıyı,fırtına öncesi sessizlikte kendimi bulduğumu bilirdin.Sanırım bu yüzden o kapkara günü seçtin. Sıcaklığına hasret,gülüşüne sesine hasret kaldım.Nefes bile alamaz oldum.Dar geldi her yer bana.Özlemin bile sınırı vardır.Sen kendini mi kaybettin o bilinmez uzaklarda?Hayatımın her anında yanımda olacaktın...Gerçi bütün bunlara rağmen yanımda olduğunu hissediyorum.Ama bana güven veren nefesin yok... Geçen akşam geç saatlerde yolda yürürken bir anda arkamda bir ayak sesi duydum,kafamı çevirdim ama kimseyi göremedim.Sonra başımı göğe kaldırdım bir yıldız bana gülümsüyordu... Dün senin ziyaretine gelecektim ama ayaklarım yarı yoldan döndü.Bir an aklıma geldi sözlerin.Buraya gelecektin ve beni alıp gidecektin.Şimdilik kelebeklerle idare ediyorum.Ve resminle... Son olarak senden bir şey istiyorum.Ne olur gittiğin gün gel beni almaya.Bu sözünü sakın unutma.Oralarda hava soğukmuş,dikkat et kendine ve dayılarıma.Yanaklarından öp benim için. Sizi çok seven...Torunun..
Her zamanki gibi tekdüze,sıradan bir günün ardından,geceler dostum oldu kucaklayarak karsıladı beni bir tek yıldız bile göremeden.
Hep dünlerimi yarınlarımı düşünerek oyalandım durdum ya,bu günün tadına varamadığım bir gün daha eksildi ömrümden.
Hiç bir şeyin sonunun gelmedigi gibi,icimde buruklugun verdigi acı ve hüznün de sonu gelmeyecek kimbilir.Sevincide ,hüznüde içiçe hissettim.Vefa ile ihaneti birarada tattım.
Noktayı koymam gerekirken insanlara virguller dagittim.Gülmeyi ,eğlenmeyi beceremedim ama ağladım hıçkırıklarla doya doya.
Bugün yapilan güzelliklerin,iyiliklerin bir anda kolayca silinip ,unutulacağı bir carkın icinde dolasmanin hiçte kolay olmadığını öğrendim.
Bu acılar benimdir diyerek,sahip çıkıp kanayan yaralarımı gizleyerek yasamayıda öğrendim.
Evet dün bitmistir deriz,bugüne bakalım diye hep,oysa hayat dünden izler bırakıyor ruhumuza.Öyleyse dünde bizim,yarında bizim bir parçamiz.
Ve yalnızlıklar son nefesimizi teslim edinceye dek.Herkez benim gibi yalnız mıdır bu dunyada,yoksa yalnızlık ben miyim bilmiyorum.yalnızlıklarda aşklar gibi tariften mahrum ,kisiye göre değişir.Benim yalnızlıklarımsa bambaşka.
Vefasızlarla başedebilmek zormuş ama ne kadar haksızlıga uğradıysam o kadar güçlendigimi keşfettim,bilmezdim bu kadar denli güçlü ,bu kadar acıya katlanabilecegimi.Ama yinede bir gün yıkılmaktan korkuyorum.
Papatyalardan taçlarım olmadı hiç,dilekler tutamadım yıldız kayarken,Çünki hep köprüler kurmaya çalısmakla geçti günlerim.Sevgi köprüleri,dostluk köprüleri,onlar yıktı ben kurdum yenilerini yılmadan,usanmadan.
Umutlarım şimdi bir yanda,sonbaharlarım diğer yanda,ne ileri bir adım,ne geriye bir adım atamamanın ezikliği acıtıp duruyor yüreğimi.Bazen yangın yerine ,bazen buzdagına dönüşüyor bedenimim ortasını bulamıyorum.
Hayat inişli,çıkıslı uzun bir yol.O yoldakarşıma ne çıkacağını bilmeden yalnızlıgımla yürüyorum.Ama bu yolun başı nereden ben neresindeyim bilemiyorum.
Bayram sevinci içinde uyanarak,icimden şarkılar mırıldandığımsabahlar şimdi cok uzak.
Sevipte değer verdiğimse hem bana hem vuslata uzak.
Olsun nasılsa bir gün seven gönüller birbirini bulacak.
Kalpler de özlenen ,beklenen bayramlar bir gün bu dünyayı dolduracak.
Dayanacaksın yüreğim baska çaren yok.
Yok başka çaren yok...Yoklar ülkesine hoşgeldin....
Genç kız, el aynasında makyajını kontrol etti; “-Gayet iyi.” dedi. Güzelliğinden emindi.Çevresindeki erkeklerin pervane olmasından zaten biliyordu güzel olduğunu. Hayatın tadını çıkaran, rahat yaşayan biriydi.Cep telefonu çaldığında , akşam arkadaşlarıyla hangi eğlence yerine gideceğine karar vermeye çalışıyordu. Telefondaki numaraya baktı, arayan annesiydi.Alo…kızım, nasılsın?- İyiyim anne. Ne oldu- Sana bir surprizim var.- Surpriz mi?- Evet.Çok eski bir arkadaşım, dostum şehrimize gelmiş.- Eee kimmiş.- Kim olduğu surpriz. Fakat, 0nu senin almanı istiyorum.- Ben mi?- Evet, senin iş yerine yakın olan parkı biliyormuş. Parka gitmesini ve seninle buluşmasını söyledim. Senin de parka gidip 0nu almanı istiyorum.- Anne, ben böyle şeyleri sevmem, kendin halletsen.- Kızım 1-2 saatlik bir işim var. Ayrıca seni bebekliğinden tanıyan bir arkadaşım. Seni görünce mutlaka çok sevinecektir.- Amaaan. Peki peki… Nasıl tanıyacağım.-Evden çıkarken üzerine giydiklerini tarif ettim.O parkta bazı oturaklar piknik masası şeklinde. Parkın sinema tarafı girişindeki ilk piknik masasına otur. O gelince seni bulacak.-Tamam anne ..tamam.- Kızım senden her gün mü bir şey istiyorum.Üniversiteyi bitireli, hele de işe gireli bir fatura yatırmaya bile göndermedim.- Hemen darılma, tamam dedim ya…- O nasıl tamam demekse… neyse, hadi o zaman, izin al da çık, bekletme. Ben de işlerimi bitirip hemen geleceğim..Genç kız , izin alıp çıktı.Kısa bir yürüyüşten sonra parka vardı. Bu parkta daha önce hiç oturmadığını farketti. Arkadaşlarıyla hep paralı,lüks eğlence yerlerine giderlerdi.Annesinin tarif ettiği, girişteki ilk masayı buldu, boş olan kısmına oturdu. Masanın diğer tarafında bir köylü kadınla, küçük kız oturuyordu. 0nlarla aynı yerde bulunmaktan utandığını hissetti. “-Annemin arkadaşı çabucak gelse de, şunlardan kurtulsam” diye düşündü.Köylü kadın çekinerek seslendi;- Afedersin kızım, bir şey sorabilir miyim?“Kızım” diye seslenmesi iyice sinirlerini bozdu.- Ne var, adres mi soracan!Sert çıkış karşısında kadın sesini alçalttı;- Hayır kızım, başka bir şey soracaktım.- Sizin gibi cahiller ya adres sorar, ya para ister.Köylü kadının kızaran yüzüne aldırmadı bile. O sırada şık ve lüks giyimli, orta yaşlı bir kadının uzaktan yaklaştığını gördü. “-Nihayet.” diye düşündü. Ayağa kalkıp kadını karşılamaya çalışırken, kadın yanlarından geçip gitti. Somurtarak geri oturdu.Yanındaki küçük kıza daha sıkı sarılmış köylü kadının gözünden bir damla yaşın süzüldüğünü gördü.Kadın gözyaşını saklamak için diğer tarafa dönünce bir yüzündeki büyük yanık izi göründü. Genç kız manalı manalı güldü;- Bak kolayca gözyaşı dökebiliyorsun, yüzünde de çirkin bir yanık izi var. Burda ne bekliyorsun geç bir köşeye aç mendilini ağla… Fakat ağlamayla benden bir şey koparacağını sanma, tamam mı…Kadın dayanamadı;- Cahil deyip duruyorsun. Ne cahilliğimi gördün. Tanımadığım bir kadına, torununun yanında hakaret mi ettim!- Oooo... laf yapmayı da biliyormuş-Anlaşıldı kızım, sen üniversite bitirmiş, çok şey öğrenmiş olabilirsin ama insanlıktan sınıfta kalmışsın. Torunumu okutmak için uğraşacaktım. Fakat seni görünce vazgeçtim.Yaşlı kadın, küçük kızı alıp masadan kalkarken, boşalan yere doğru şık giyimli bir kadın yaklaştı. Cevap vermek için hazırlanan genç kız zengin giyimli, şık kadını görünce uzaklaşan yaşlı kadına cevap vermekten vazgeçti. Yaşlı kadın geriye bakmaya çalışan küçük kızın başını eliyle engelledi.Bir süre sonra, genç kızın annesi parkta yanına geldi.- Merhaba kızım, Zeynep teyzen nerde?- Kimse gelmedi anne. En son bir bayan geldi, yanıma oturdu. O da sadece dinlenmek için gelmiş biriymiş.- Allah Allah !... giyindiklerini çok iyi tarif etmiştim, seni nasıl bulamadı anlamadım. Yanında küçük bir kız olacaktı.Genç kız bir an durakladı.-Küçük bir kız mı?- Evet- Anne!. biz zengin, kültürlü insanlarız. Herhalde arkadaşın da zengin, kültürlü biridir, değil mi?- Kültürsüz değil ama zengin değil.- Sakın bana köylü bir kadın olduğunu söyleme.- Köyden gelen kadına ne denir ki!..- Oh… iyi iyi, köylü kadınları karşılamaya beni gönderiyorsun.- Kızım, o kadına bir borcumuz vardı. O zamanlarda borcumuzun karşılığı bir şey veremedik. " - Gün gelir, bir ihtiyacım olduğunda , ben kapınızı çalarım". Dedi ve işte bu gün kapımızı çaldı.-Ne istiyormuş?- Torununu okutmamızı istiyor. Baban şimdi arabayla gelip hepimizi alacak, kayıt için okula götürecek. - Anne , o köylü kadına ne borcun olabilir ki, anlayamadım?Annesi, kızının öfkeli ses tonuna dayanamadı;- Kızım, sen bebekken biz köydeydik.- Eee…- Sana yıllar önce bahsetmiştim, köydeyken evimiz yandı, biz de inekleri,atları,tarlaları neyimiz varsa hepsini satıp köyden göçtük, demiştim.-Evet, hatırladım.- O yangınla ilgili bir ayrıntıyı, seni üzülebilir veya seni evde yalnız bıraktığımız için darılabilirsin korkusuyla anlatmamıştık.- Herhalde şimdi anlatacaksın…- Baban evde yoktu, ben de su doldurmaya köy pınarına gitmiştim. Lodos mu ne diyorsunuz, işte o rüzğar bazen ters esiyormuş, yukardan aşağı filan. Sen beşikte uyuyorken rüzğar bacadan içeri esince közler ocaklıktan tahtalara sıçramış, yangın başlamış. Pınar yerinden dumanları görüp koştuğumda alevler heryeri sarmıştı. Birazdan yıkılacak gibi görünen eve yine de girmek için atıldığım anda Zeynep teyzen kucağına seni almış olduğu halde dışarı fırladı. O sahneyi hiç unutamam; 0nun kucağından seni aldığımda o çığlıklar atıyordu…- Niçin?- Seni kurtarırken, sağ tarafı yanmıştı. Gelince görürsün sağ yanağında ağır bir yanık izi var. Çok acı çekti çook.....Dur ağlama, seni bu kadar üzeceğini bilmiyordum. Tamam kızım, bak makyajın akıyor, ağlama. Hah !.. baban da geldi. Fakat Zeynep teyzen hala bizi bulamadı.. Az daha bekleyelim bari..