ERKEKLERİN KADINLARDAN RİCASIDIR (Yakarış)
* Pembe dizilerdeki sahte aşk nağmelerini bizden duymaya çabalamayın çünkü 0nlar gerçekten rol yapıyor ve kabak bizim başımıza patlıyor.
* Bir SMS gönderdiğiniz zaman ilk 10 saniyede cevap gelmeyince ikinci SMS'te 'Orda mısın???' diye sormayın. Kesinlikle oradayızdır..!
* Mağazada gelinliklere bakıp 'Aaaa ne güzeeel' dediğinizde 0nun bizim için bir anlamı yoktur. Bizi duygusuzlukla suçlamayın. Gelinlik sadece kızların hayalidir erkeklerin değil!!!
* Saçlarınızı boyattığınızda bunu fark edemezsek anlayın ki yakışmamıştır ve bu bizim suçumuz değildir.
* Çoğu erkek ısrardan ve bir şeyi ikinci kez duymaktan nefret eder; mutlaka ilk söylediğinizi anlamışızdır ama işimize gelmiyordur, lütfen bize geri zekalı muamelesi yapmayın.
* Alışveriş yapmak hiç zevkli değildir ve asla zevkli olmayacaktır.
* 'Beni seviyor musun?' diye sormayın. Emin olun ki sevmiyor olsak yanınızda bir saniye bile durmayız…
* Bizden sizinle aynı üzüntüyü yaşamamızı ve size tuvalete kadar eşlik etmemizi beklemeyin, o sizin kız arkadaşlarınızın görevidir.
* Bir yere gittiğimizde, hangi kıyafeti giyerseniz giyin, size çok yakışıyor, yemin ederiz. O yüzden bir daha sormayın.
* Biz erkekler gerçekten basitizdir. Mesela sizden ekmeği getirmenizi istiyorsak, aslında sadece acıkmışızdır ve sadece ekmeği getirmenizi istiyoruzdur. Bundan 'ekmek niçin masada değil' diye bir iğneleme yaptığımız sonucunu çıkarmayın zira tüm erkekler edebiyatçı değildir…
* Eğer farkında olmadan 2 değişik şekilde anlayabileceğiniz bir şey söylemişsek ve bunlardan biri kötü ve sizi üzecekse, kesinlikle diğer anlamında söylemişizdir, boşuna bizi sıkıntıya sokmayın…
* Biz farklı anlamlar taşıyan dolaylı, mecazlı soruları anlamayız. Ne istiyorsanız doğrudan söyleyin ve bizi yormayın…
Haddiiiiii leyynnnnnnnn!!!!... =)
t.n.***Yorum çok net ve anlaşılır olmuş :) Teşekkürler:)))
1 - Sizin rol yapma yeteneğiniz yok mu? Hiç mi ilkokulda müsamerelere katılmadınız? Bir iki güzel kelimeyi söyleyemeyecek durumdaysanız kafanızda kabak değil, top güllesi patlasın e mi... :)
2- Bunu genelde erkekler yapar? Kadınlar ancak çok zorda kaldıklarında S.O.S. olarak atarlar ama, anlamazsınız. :)
3- Gelinliklere bakıp "aaaa ne güzel" diyen bir kadın sadece gelinliği beğenmiştir. Ya bekardır, ya nişanlıdır ya da evlenecek çağda kızı vardır. Bunu da ancak % 1 imiz yapar, genele yaymanız doğru değil. :)
4- Siz erkekler sadece eşlerinizin saçını fark etmezsiniz, ama hepiniz de ofisinizde çalışan bayan arkadaşınızın saçını değiştirdiğini anında görür ve gereken iltifatları yaparsınız. İtirazzz yokkkk :))
5- Söylediklerimiz işinize gelmeyebilir, buna gerekli itirazı konuşarak yapabilirsiniz, duymamazlıktan gelmek ne kadar doğru bir tavırdır?
6- Aslında size atlet, don, çorap vs. almak bizim de hoşumuza gitmiyor, kendi alışverişimizi büyük bir keyifle yaparken bu angaryaları bize yüklemiş olmanızdan dolayı ve bazen de sadece aldıklarımızı taşımanız açısından sizi yanımızda götürdüğümüzü bilin. :))
7- Her kadın "seni seviyorum" şeklindeki bu en kısa cümleyi duymak ister. Çok mu zor söylemek? Evlenene kadar günde bin kere söylediğiniz bu kelimeleri, evlendikten sonra söylemekte neden bu cimri oluyorsunuz? Hem hayatınızda ufak bir değişiklik yapın ve evinize gidince eşinize "seni seviyorum" deyin, evdeki değişikliği ve size sunulan hizmetin kalitesinin ne kadar arttığını anında fark edeceksiniz (ufak bir tüyo) :)))
8- Asla sizden böyle bir beklentimiz yok, 0nu da nerden çıkardınız? Biz dizilerdeki acıklı sahnelere ağlarken sizin bunu görmenizi bile istemeyiz. Eğer yanınızda ağlıyorsak bu muhtemelen ailemizi de ilgilendiren bir konudur, o an yanımızda değilseniz bundan sonra da olmayacaksınız demektir. :(
9- Yakıştığını biz de biliyoruz. Bizim sormamızdaki amaç, dekoltesindeki açıklığı baştan görün ve sonradan dır dırlarınızla başımızın etini yemeyin diyedir. :)
10- Bu konuda haklısınız. :)))
11- Tabi tabi, mutlaka öyledir. Ama bizim iki anlama gelebilecek şekilde söylediğimiz sözü siz tersinden anlayın olur mu? :))
12- Başüstüne. "Armut piş ağzıma düş" rahatlığına alıştınız tabi. Azıcık kafa yorsanız n'olur sanki? :)))
t.n.*** 4'e katılmam mümkün değil.savaş çıkar:)))) 6'ya katılabilirim.Eskiden alışverişten hiç hoşlanmazdım.Sonra ne olduysa heyecan verdiğini farkettim.Hele pazarlık kısmı beni çok heyecanlandırıyor.Düşünsenize yarım saat pazarlık sonucu etiketinin yarı fiyatına bir alışveriş yapmak insana keyif veriyor.Tabi aldığınız şey sizin için gereksiz değilse :)))) Gelelim 7'ye (tüyo için teşekkürler.)Tanrı erkeği yaratırken bazı sözcükleri chip'e lüzumu kadar yüklemiş.Ve 0n sözcükleri erkek evlenmeden önce tüketip bitirdiği için sonraya elinde başka birşey kalmıyor.Yeni yükleme yapmak gerekiyor:))))
Sözün özü yormayın hkardeşim bizi !!! Zaten yapmışız bir hata 0nun acısı tyüreğimizin en derin yerinde ::))) Bizi o yaranın acısını unutabilmek için TV'mizle, futbolımuzla , avcılık vb. sportif faaliyetlerimizle başbaşa bırakın başka bişey istemiyoruz::)))) Haaaa sadece sportif faaliyet dönüşlerinde bu saate kadar nerdeydin sorusunu sormayın birde çünkü yüklenilen tüm pozitif enerji o anda deşarj olup 0nca çaba boşa gidiyor. Sportif faaliyet bu ne zaman biteceği bellimi olur ::)))
talatnayir: Sportif Faaliyetler belli süre sınırlaması olmayan faaliyetlerdir.Mesela örnek vermek istiyorum.....Diyelim ki Eskişehirspor de yaşıyorsun ve Eskişehirspor(ESES)lisin ve büyük takımlardan biriyle maçınız var...Eskişehir ufak yer olduğu için büyük maçlarda yer bulma sorunu olabilir.Dolayısıyla maçtan yaklaşık dört(yazıyla),4(rakamla) saat önce stada gitmek üzere evden çıkıcan,arkadaşlarla buluşup maç öncesi kritikler yapıcan ve maça kendini hazırlayacaksın.Maçtan yarım saat önce stada gelip içeri girecek,yerine oturacaksın.Heyecanla maçı seyredecek ve maçtan sonra galipsen kutlamaya mağlup isende üzüntünü gidermek için maça geldiğin arkadaşlarınla bir yere gidip birşeyler içecek maçı değerlendireceksin.Bu arada zaman su gibi akacak.İki(yazıyla)2(rakamla) saat sonra evine döneceksin.Olay budur..Yani Eskişehir güzel bir ilimiz..Sözün özü budur:))))
:))))) Çok başarılı tespitler bunlar bayıldım:)))... Çok sevdiğim bir arkadaşımın sözü geldi aklıma 'Biz erkeklerin yazılımları çok basittir öyle sizler gibi her şeyi inceleyip durmayız ne demek istiyorsak 0nu deriz^' der...:)))
talatnayir: O zaman o arkadaşına benden bir şiir hediye olsun :)))))
basit yaşayacaksın. basitmesela susayınca su içecek kadar basit... dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında. tek düğmesi olacak elindeki cihazın; tek bir düğme, tek bir cümle gibi... sevince lafı dolandırmadan söylediğin 'seni seviyorum' gibi. basit bir öpücük yetecek sana... basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. o öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını. kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu. el yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın -hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın. iki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin. kısacık olacak uyanman, ve yola çıkman arasında geçen süre; kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre. kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini. beklentilerin de basit olacak: kaf dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar. bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını; ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz aşk romanını. pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini. zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken. bir kaşarlı tost olacak aradığın nasıl oturacağını bilemediğin sofrada, parmakların en kıymetli çatalın. yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri. iskender'in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında. bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana kontrplak bir gitarda doğru basılmış bir 'fa diyez'in mutluluğunu. makyajı ilk 'a' sına kadar bilmen yetecek. temizlik kokacak en pahalı parfümün. 'bilmiyorum' diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak 'onu da' bilemeyişin. tek dereden su getirmen yetecek, bir 'istemiyorum' diyebilmeye, ne durduğu fark etmeyecek abanın altında. saatin, sadece saati gösterecek, telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın, küçük bir not defteri olacak 'bilgini' en hızlı 'sayan'. basit yaşayacaksın, basit. sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlamaYarım saat erkene kurulsun saatinKedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..Penceri aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derinYüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serinGeceden hazır olsun, yarın ne giyeceğinOna harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızartÇek kızarmış ekmek kokusunu içineBak güzelim kahvaltının keyfine..Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sanagüzel gelsin aynadaki siluetinÇık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse,aydınlık bir gün dileSonra koş git işine, dünden, önceki günden, hattadaha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöylebir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu edensesi duymak için alo deHiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneşvarsa ısın, hatta üşü hava soğuksaYürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil,görerek bak Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocukgörürsen yanağından makas al..Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sençok darda iken kimler seni ferahlattı,hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?Ne kadar uzun zamandır aramadın 0nları değil mi?Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen araHatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..Bu sadece 0nların değil, senin de yüreğini ısıtacak,yüzünde güller açtıracak..Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklamatabakları, bardakları misafireSizden ala misafir mi var bu dünyadaAilecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiçdeğil, şöyle keyife keyifkatar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlargibi tadına var akşamının..Gece evinde, dostların olsun Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illaki sağlık
.
Bahtiyar Vahabzade
t.n..: ellerine sağlık.çok güzel kıssalar var:)
Sevme Beni Kızım Toz Toprak Kokarım Şarkı Türkü Bilmem Şiir Yazarım Elini uzatma sakın.. Sillah diye tutarım Girme Ruyama Kafana sıkarım Çünkü Ben ALLah`ına Kadar DeLLİ KanLıyım...!!!!!!!!!!
Gönderen: AYAZ
" No Comment "
buna da koptum puhahahahahahah.....
t.n.: facebookta anneannesini arayanlardan sonra buda oldu ya kopmamak elde değil:)))
dünya üzerinde yaşayıpta bir şekilde 0nun hayatından haberdar olmuş her insan evladı 0na hayrandır Eğer birileri 0nu sıradanlaştırmaya 0nu küçümsemeye eserlerini emanetlerini tartışmaya açmaya kalkışıyorsa o insan evladı değildir bu yazı Atamızı bir kez daha minnetle şükranla gururula anmamı sağladı teşekürler
talatnayir: rica ederim..ayrıca yorumun için teşekkür ederim:)
Geçtiğimiz hafta sonu bir otobüs dolusu bayan Göynük'e gezi yaptık. Katılımcıların bir kısmı doktor, büyük çoğunluğu da eğitimciydi. Talim Terbiye Kurulu'ndan yeni emekliye ayrılan bir hanımefendinin anlattıkları hepimizi çok üzdü. Şimdi biliyorsun bu Kurul'un görevlerinden biri de okullarda okutulan ders kitaplarını incelemek, basılması için 0nay vermek ya da reddetmek. "Daha önceden böyle şeyler tek tük olurdu" dedi ve ekledi "Şimdi ise o kadar çok Ata'mızı aşağılayan, Türklük bilincini yok etmeye çalışan kitap müsveddeleri geliyor ki Kurul'a, şaşırıyorduk, tabii 0nay vermiyorduk. Ama son zamanlarda sadece Milli Eğitim'in diğer kademelerine değil bu Kurul'a da bu işle ilgisi olmayan insanlar atanmaya başladı. Bir yere atanmak için İmam Hatip'li ya da İlahiyatçı olmanız yetiyor. Sizin yeterliliğinize bakmıyorlar, ne kadar dincisiniz, ne kadar kendilerindensiniz 0na bakıyorlar, yarın Kurul tamamen bunların atadığı memurlarla dolunca göreceğiz ders kitaplarını" dedi. Ayrıca çok kitabın basılması yönünde yukarıdan (!) talimatlar yağdığını da söyledi...
Bunu neden anlattım bilmiyorum sevgili Talat, ama son zamanlarda senin buraya eklediğin gibi böyle gazete yazıları bile bana çok duygusal geliyor. Kraliçe'nin bir cümlesi bile gözlerimin dolmasına yetti. Büyük Allah'ıma dua ediyorum ki bir gün gelip "hey gidi günler hey" demeyelim, bizi dost görünen düşmanlardan, içimizdeki düşmanlardan, kutsal dinimizi sinsice siyasete alet edenlerden ve alet edenlere alet olan cahillerden korusun.
talatnayir : "Amin" diyeceğim ama inşallah yanlış anlaşılmaz.:) Sevgili Sesu,artık neredeyse ele geçirilmedik devlet kurumu kalmamış gibi geliyor bana.Tabi ki sırada küçük beyinlerin yıkanması var.Bizim zamanımızda bir yunan düşmanlığı öğretilmişti...Tüm kitaplarımızda yunanın nereden denize döküldüğünü bilirdikte aslında yunanı kimin kışkırttığını bilmezdik.Aynı zamanda 0nlara da Türk düşmanlığı empoze edilmişti. Bu sonra zaman içerisinde bu ülke ile siyasi ilişkilerimiz düzeldikçe giderildi.Çok fanatik hareketler dışında Yunanlılarla artık aramız o kadar kötü değil.Ama beynimiz yıkanmıştı bir kere...Fanatik hareketleri yine de görebiliyoruz...Günümüzde bu provakasyon sanırım "bunlar laik ve atatürkçü işte bunlarda modern islamcı" şekline dönüşüyor gibi.Ağaç yaşken eğilirse o zaman bükelim bükebildiğimiz kadar deyip ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.Dediğin gibi allah sonumuzu hayıra çıkarsın :)
Güzel bir davranış, yerinde bir cümle.. Böyle yazmayabilirdi de sonuçta. Ama fazla duygulanmadım, şaşırmadım. Adını tarihe silinemeyecek harflerle yazdırmış Çok Değerli Çok Büyük Bir Şahsa tabi ki böyle seslenmesi gerekirdi. Kraliçeyi takdir etmeye hiç niyetim yok yani :)
T.N.: bu kadarda mütevaziyim diyorsun:)))
Ne mutlu ki Ata'm Kraliçemizin bu 0nuru yaşayabilmesi için epey uğraş verdi kraliçemizin dedeleri ile, yoksa mazallah bu 0nuru yaşayamayacaktı majesteleri ::))))
t.n.: hahahahaha:)))Abi yanlız bu elizabeth 120 yaşında falan olsa gerek.Belkide ATA mızla tanışmıştır:))
%47 ile iktidarı ele geçiren Tay-yeap buyurmuş;
"Üzerinde kendi resmim olan pullar bastırdım.Bundan sonra tüm posta işlemlerinde bu pullar kullanıla..."
Aradan zaman geçmiş...Pullar kullanılacak kullanılmasına da bir türlü yapışmak bilmiyor. Devletlu Tay-yeap emir buyurmuş hemen yetkililer orda bitivermiş.
"Hiçbir masraftan kaçınmadık , üzerinde kendi resimlerim bulunan pul bastırdık.Ama görünen o ki hatalı yapmışsınız.Yapışmıyor diye şikayetler geliyor.Ne o yoksa arkasına zamk sürmediniz mi?"
diye sormuş....
Görevli ezile büzüle cevap vermiş; "Sadrazam Hazretleri sürdük tabiiki sürmesine de hiç kimse pulun arkasını yalamıyor ki herkes ön yüzüne tükürüyor " demiş........ :)
Ben de aynını yapardım:)))))))
t.n.: :)))
Bir keşiş araştırma yapmak için bir köye gitmişti. Önce o köyün mezarlığına girdi.
Çünkü kültürlerin, yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordu. Gözleri birden mezartaşlarının üzerindeki rakamlara takıldı. Mezartaşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421 örneği,
birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardi. Uzun uzun düşündü, fakat bu rakamların anlamını çözemedi. Köyün en bilge kişisine gitti, 0na sordu:
'Nedir bu rakamlar Tanrı aşkına?' dedi. 'Bu rakamların gösterdikleri ay mıdır, yıl mıdır, saat midir?'
Bilge kişi gülümseyerek yanıtladı:
'Bizler bebeklerimiz doğdugu zaman, bellerine bir ip bağlarız' dedi.
'Yaşamı boyunca her güldüğü an, o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise, bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezartaşına yazarız.'
Bilge kişi, karşısındaki keşişin birşey anlamadığını görünce açıklamasını sürdürdü:
'Böylece 0nun, ne kadar 'yaşamış' olduğunu anlarız.'
Bu keşişler ve bilgelerin çoğu, çok biliyor zaten. Amma velakin laf salatasından öteye geçmiyor. Oturmuşlar, hiç bir iş yapmadan genelde bir odaya kapanmışlar, sonra da hayat üzerine kocaman kocaman laflar etmiş, insanları zorlamış, çaktırmadan itelemeye kalkmışlar. Oysa hayat çok basit, nasihatlar de para etmiyor. Yaşa ve gör. Yazdığın konu ile pek alakası yok ama ağzımdan bu kelimeler döküldü. Sanırım 0nların tavsiyelerini dinleyecek ruh yapısında değilim. Kazın ayağı farklı geliyor, tutmuyor.:)))))
talatnayir: aldık kabul ettik:)))
GÜNÜN SÖZÜ OLSUN BENCE BU: Soyulduğu halde gülen adam hırsızdan bir şey çalmış demektir, boş yere üzülen ise kendi kendini soyar. William Shakespeare
BU DA MUTLULUĞUN RESMİ OLSUN: :))))
talatnayir : :))))
Bak bir tane daha güldürükçü yazı sana, maviperi'den aldım bunu :)))
Hande mi yener Funda mı arar.. Hayır, Seray sever. Bu üçüne önce Nejat işler, sonra da Ahmet çakar. Bu geyik Celal'i bayar ,bu geyiğe dayanamayan Ferhat göçer, yıllar sonra bunlar tarih olur o tarihi de Gönül yazar Mehmet okur. Bu mesajı 10 kişiye gönderirsen dileklerin kabul olur. Buna da ancak Kadir inanır :))))))))))))))
talatnayir:))))) gerçekten iyi araştırılmış:)))
Eflatun'a iki soru sormuşlar:Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?Eflatun tek tek sıralamış:"Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler.Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.Yarından endişe ederken bu günü unuturlar.Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?"Bilge yine sıralamış:"Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın.Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİPOLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR."
Cevap anahtarı yok mu kardaş?neyle kontrol etcez çocukların cevabını...OKS ANNESİ EMEL:))))))
TALATNAYİR: VALLAHİ CEVAPLARIN İÇİNDE DOĞRU OLANLAR DİREKT GÖZE BATIYOR...ANAHTARA GEREK YOK...ANAHTARI TANSU BACIMIZ BUNDAN YILLAR ÖNCE VERMİŞTİ...ŞİMDİ BUNLARDA KALAN EKSİKLERİ TAMAMLAYIP YENİ BİR OTTOMAN EMPIRE İDEOLOJİSİ GÜDÜYOR GİBİLER...SANIRIM PADİŞAHLIK SİSTEMİNE YAKKINDA GEÇECEĞİZ.ÇOK DEĞİL 10-15 YIL VEYA BİLEMEDİN 2 NESİL İÇERİSİNDE:))) BEN OĞLANI ŞİMDİDEN ÇALIŞTIRMAYA BAŞLADIM:)))
bu kadar soruyu bilgi yarışmasında çözseydim en az 300 bonus kazanmıştım:))şimdi hangi üniversiteyi kazandım?:)))(%100 doğru)
TalatNayir: Aslında bir üniversite kazanamadınız ancak çok önemli bir şey kazandınız.Önemli olan bu matrak ama düşündürücü sorulara doğru cevaplar verebilmekti...:)
Tüm Birmilyoncu arkadaşların Yeni Yılını kutlar,Sağlık ve Mutluluklar dilerim...Telat Nayir
2007 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2008 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamınızda güzel yıl lar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep sizinle olsun. Yeni yıl ın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar NAYİR AİLESİ!!!!
talatnayir: teşekkürler Mine Ablacım :=)
MUTLU YILLAR SİZE DE...
talatnayir:) Mutlu Yıllar...:)
Talatnayir: Mutlu Yıllar.:)
Duygulanmamak elde değil.Allah Askerlerimize kuvvet ve sağlık,ailelerine sabır versin.
talatnayir: Amin...
"Evde mi bıraktım acaba" diyor ya, bayıldım gülmekten. Çok hoş bir fıkraydı, teşekkürler :))))
talatnayir: Sanırım birliktelikleri uzun sürmedi:)))
Hahahahahahahahahahahaha "Aradığınız kıza şu an ulaşılamıyor. Lütfen bir müddet fırsat kollayıp acilen yanından ayrılınız"::))))) Yada durumunuz çok sıkışıksa operasyon sonrasını bekleyiniz yinede dikkat edin bulaşıcı olabilir:::)))))))) Kardeş ancak bakabildim ellerine sağlık uykum açıldı::))))
talatnayir: Canın sağolsun birader...Bu arada hafta sonu düğünümüz var..Kadıköye gelin geliyor:)))) Ama Demir bey sağolsun hafta sonu istanbuldayım diyor...Yani biz yine Pazartesi gününe saklayacağız iştahımızı:)))
İzmir'i öve öve bitirememişsin Talat, ne güzel. İnsanın doğduğu, büyüdüğü, havasını soluduğu şehre methiyeler düzmesi gerçekten takdir edilecek bir davranış. Ama bunca güzelliklerin içinde bir şey eksik. Büyüsü yok. :)
TALATNAYİR: Sevgili Güzin aslında öyle büyülü bir yer ki İzmir..Yaşamak gerekir...Yaşayan bilir:))
bende resimleriyle güzide izmirimizi buraya taşıyayım.Çok güzelmiş ilk kez okudum...
TALATNAYİR: Güzel fotolar için teşekkürler Arzu...:)
101- Bornova sokağının girişinde solda Albatros vardır. Eğer sapına kadar erkekseniz ve ilgi alanınız da bayanlarsa sakın oturup bişeyler içmeye kalkmayın. Konsomasyona uzun kıvırcık saçlı sakallı bıyıklı biri geliyor dikkat edin:::)))) 17 yaşında iki arkadaş bu hatayı yapıp kendimizi dışarı zor atmıştık::)))
talatnayir: Sevgili murat bu sabahki kahvaltı menümün aynısını fotoğraflamışsın..Sadece benim çay duble idi.:)))
Bu yazı aynen bana da elektronik posta yoluyla iletildi. İlk okuduğumda bayılmıstım, ne kadar doğru tespitlerde bulunulmuş diye... Bir de şöyle düşündüm ki; yazan büyük ihtimalle İstanbul'dan İzmir'e okumaya gelmiş bir üniversite öğrencisidir. Ama mutlaka yakın bir İzmir'li arkadaşı ya da akrabası vardır 0nu gezdiren, bilgiler veren... Siz ne dersiniz? :)))))
Geçen hafta sonu rahatladık. Bu haftayı da gece gündüz son ulusal maçla uğraşarak geçireceğimize kuşku yok.
Pazar, pazartesi Oslo'da tarihsel zafer. Salı, çarşamba günleri son imtihan. Bosna Hersek'le ulusal maç.
Perşembe, cuma ya Avrupa Şampiyonası kapısını açacak ya da yenilgi!
İkisi de bizi aynı ölçüde ulusal sevince, ulusal üzün-
tüye, konuşmaya, yazmaya, eleştirmeye yöneltecek sonuçlar.
Fatih Terim bu ülkeye, bu iktidara büyük hizmetlerde bulunuyor.
İktidar, halkı sevindirecek sınır ötesi operasyonu ha yaptı ha yapacak. Bir türlü sonuçlanmayan yurtiçi terör, şehit haberlerinden, sel felaketiyle ilgili haberlerden, terör örgütüne terör diyemeyen partiyle ilgili haberlerden, demokrasiyi teröre feda etmeyeceğimiz söylemlerinden o denli bıktı usandı ki, ulusal maçla gelen mutluluk denizinde yaşıyor.
Oslo'da yenilsek ne yapacağı, istifa edip etmeyeceği belli olmayan, Norveç zaferinden sonra ağız, yüz, el-kol hareketleriyle -inanmayanlar faşist İtalya diktatörünün belgesellerdeki Roma Sarayı balkonundaki görüntülerine bakabilirler- bir küçük Mussolini gibi vücut devimleriyle konuşan, poz veren bizim Fatih Terim...
Halkımızı bunca musibet arasında mutlu ettiği için... mutlaka Devlet Nişanı ile 0nurlandırılmalı!
Toprağı bol olsun; İspanya diktatörü Franko haklıymış..
Halkın siyaset, sosyal sorunlarla uğraşarak başını ağrıtacağı yerde, futbol ile ilgilenmesi, maçlarda dilediği gibi bağırması, tartışması evladır demiş; 40-50 bin kişilik stadyumlar yaptırmış. Halkı hafta sonu maçlara, hafta içi maç sonuçları üzerinde derin tartışmalara yönlendirmiş!
***
Allah selamet versin bizim başbakanlardan biri de bir ara Franko'yu örnek almaya kalkışmıştı. Bir türlü önleyemediği, aylardır yıllardır süre gelen terör ve anarşi hareketlerinden kaynaklanan halktaki hoşnutsuzluğu, sert eleştirileri önlemek, dikkatini başka alanlara çevirebilmek için büyük stadyumlar inşa etmeyi düşündü. Proje gerçekleşmedi.
Bugünkü iktidar böyle önlemlere başvurmak yerine, 110 milyar maaşlı bir Fatih Terim'le mutlu!..
Küçük Mussolini (Terim) umutları bir kırıp bir güçlendirdi. Yitirmeyecek maçları yitirdi. Kazanılmayacak maçları kazandı. Toplum günlerce karalar bağladı.
Türkiye bölünmekle bölünmemek, dinci bir devlet olup olmamak çizgisinde, bir sırat köprüsünden geçiyor.
Bayan Rice'ın, Bay Başkan'ın bildiği K. Irak'a kapsamlı -varlığı kuşkulu- bir planın varlığından ulusalcı partilere bilgi verilemeyen bir dönemde, toplumun aklını fikrini aylarca, hatta yıllarca 0n bir çocuğun ayaklarına, bir yuvarlak topa çeviren Fatih Terim; hükümete, iktidar partisine büyük bir hizmet veriyor.
Toplum belleği zayıf, üstelik çabuk affeden bir toplum. Bir oyuncusu var Terim'in, ulusal maçlarda kaptanlık bandını verdiği bir oyuncu. Bir ulusal maçtan sonra tribünlere el ve kol hareketiyle bir mahalle çocuğu olduğunu kanıtlayan bir oyuncu...
Oslo maçında da kaptan ve gerçekten güzel bir gol attıktan sonra bu oyuncu yere kapaklanıp dua etti.
İktidara daha çok hizmet verebilmek istiyorsa Terim; imanı sağlam - Hakan Şükür, Emre Belözoğlu gibi- Fethullahçı oyuncuları çoğaltmalı!
Oslo'da Fatih Terim'le Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy ipten döndü.
Ülkemiz çok güzel bir ülke. Gerçekten eşi benzeri olmayan bir ülke.
Asılmayacakları asan, ipten dönmemesi gerekenlere ip uzatan bir ülke.
Futbolda böyleyse siyasette başka mı?
Hangi ülkede bir partinin genel başkanı iktidar başkanına katillerin katilini asacak ip bulamıyorsan al sana ip diye kürsüden ip fırlatır...
Zaman geçer. Aynı partinin aynı başkanı iktidarın başına fırlattığı ipi alır.
Ucuna 367 engelini takar, kuyuya sallandırır ve...
Aynı iple bir AKP'liyi kuyudan çıkarır ve cumhurbaşkanı koltuğuna oturtur!
Hangi ülkede?
cuneyt arcayurek